Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can Bursa'da Ördekli Kültür Merkezi'nde Ahenk Hukuk Derneği tarafından düzenlenen panelde siyasi partilerin kapatılmasının bu güne kadar demokrasiye hiçbir fayda getirmediğini vurgulamış...
Can bu konuda şöyle konuşmuş:
- Bu güne kadar demokrasi ve özgürlükleri koruma adına bir kapatma davası açılmış değildir. Şunu bilelim ki, Türkiye'de kapatılan bütün siyasi partiler, 1935 CHP tüzüğüne aykırı olduğu için kapatılır. Bunu kimse bilmez, parti kapatanlar da bu düşüncede değildir ama tarihi sürece baktığınız da bu böyledir.
Aslında akla yakın her düşünceden bir şeyler kapabilmek, çok sesliliğin demokrasiye sağladığı katkılardan biri değil midir?
Osman Can'ın "Türkiye'de kapatılan bütün siyasi partiler, 1935 CHP tüzüğüne aykırı olduğu için kapatılır" şeklindeki değerlendirmesi, bugünün gelişmelerine ışık tutabilir.
Bu açıdan öncelikle bu Anayasa değişikliği girişimini AK Parti'ye yeni bir kapatma davası açıldığı güne kadar ertelemekte sayısız yarar vardır.
Halka eziyet etmeyin
Zaten bu Anayasa değişiklik paketinde farklı konuların bir arada ele alınması, bütün 1935 ruhlu insanları üzmüştür.
Neticede bir referandumda "Halk"ın böylesine karmaşık bir metne oy vermek durumunda bırakılması, zaten demokrasiyi de kendilerine teslim ederek beyinlerini iyice yorduğumuz "Halk"ın kafasını iyice karıştıracaktır.
Başta da söylediğimiz gibi önce Anayasa Mahkemesi, AK Parti'nin kapatılmasını görüşmeye başlamalıdır.
Burada da, daha önce defalarca yapıldığı gibi Anayasa Mahkemesi kendini TBMM'nin yerine koyup, partiler hakkında yeni kurallar getirmelidir.
Bu yeni kurallar arasında parti kapatmanın yanında "Partileri birleştirmek" gibi bir hüküm de bulunmalıdır.
İşte bu noktada Osman Can'ın vurguladığı nokta da böylece değerlendirilmiş olacaktır.
Bu şekilde AK Parti kapatılmak yerine CHP ile birleştirilecektir.
Bir başka dava ile de CHP'nin şimdiki tüzüğü iptal edilip, 1935'teki tüzük geçerli ilan edilir.
Bu yargı kararlarının icra edilmesi ertesinde Anayasa değişikliği başlatılır.
1937'den itibaren nasıl CHP il başkanları vali ve CHP genel sekreterleri de içişleri bakanı oldularsa, yeni Anayasa'ya bu hükümler aynen aktarılır.
Birleştirilmeyen diğer partilerin durumları da bundan sonra ele alınır.
MHP "ölçülü muhalefet"i temsil etsin diye "2'nci Grup" olarak yeniden isimlendirilir.
BDP ise doğrudan kapatılır ve bu partinin yöneticileri "Batı" kentlerinde iskân edilirler.
Anayasa Mahkemesi de kapatılmalı
Eğer bu reformlar aksamadan gerçekleştirilirse, arkasından diğer adımlar da kolayca gelecektir.
Örneğin ekonomide Türk Parasını Koruma Mevzuatı yeniden yürürlüğe girer.
Döviz bulundurma suç fiili olur.
Özelleştirilen bütün şirketler yeniden kamulaştırılır.
Endüstri Sümerbank'a, madencilik Etibank'a verilir.
Tek parti CHP'nin olağanüstü kurultayı toplanır ve Deniz Baykal bu kurultayda "Ebedi Muhalif Şef" ilan edilir.
Osman Can'a teşekkür etmeliyiz.
Vurguladığı ve hatırlattığı gerçek, demokrasimizi istikrar çizgisine oturtabilecektir.
Bu reformların sonuncusu olarak da Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır.
Tabii eğer "O dönem"i gerçekten yeniden sahnelemek istiyorsak yapılmalıdır bu...