Eski zamanlarda yazdığım bir yazıdan kısa alıntılar yapmama izin verin. Çünkü o gün oluşan bazı koşullar mutlu, sevinçli etmişti beni. Yine hoş şeyler olup bitince "nostaljik cımbızlamalar" yaptım o yazıdan.
İşte bu
Şükran duygusu üzerine söylenmiş ve söylenecek ne kadar söz varsa, ben sana hepsini söyledim kabul et lütfen. Hırpani kılıklarla huzurunda salındığım için. Çirkinliklerden dokunmuş bin bir çeşit maskenin, bir gün biri, bir gün diğeri ile karşına çıkıp, yüzüne çirkin çirkin baktığıma... Ucuzluklarıma, sahtekarlıklarıma, yalanlarıma. Küfürlerime, pisliklerime, meymenetsizliklerime. Sefilliğime, rezilliğime, yenik düştüğüm nefsime.
Dirsek darbesi
Taş kalbime, kirli düşlerime, aç gözlülüğüme, aldatışlarıma, kandırışlarıma, satışlarıma.. Vefasızlığıma, kaygısızlığıma, saygısızlığıma.. Kabalığıma, hoyratlığıma, salaklığıma. Rağmen.. Koşulsuzca sunduğun milyon çeşit armağanı el tersiyle, dirsek darbesiyle, yüz çevirmesiyle, dudak bükmesiyle itmeme, atmama, ıskalamama rağmen.. Bir gün bile gökyüzüne yüz kaldırıp, gülen, sevinen gözlerle maviliğini duyumsayamayışıma.. Bir çocuğun gülücüğünden bir pıtrak doğuran yedivereni seyretmeyişime.. Taş üstüne taş koymadan. Can üstüne can katmadan.. Adam gibi bir aşk olsun, bir kez bile yaşamdan, yıllardır dönüp durdum çevrende de, yine de bağışladın, hoş gördün ve ödüllendirdin beni. Ne yaman bir dostluğun var. Teşekkürler hayat..