Güya.. " top patlasa " çıkmayacaktım evden dışarı. " Bu gece PTT yapayım, Pijama-Terlik-Televizyon modunda oturayım " diyordum. Böyle düşünmek yaramaz ki bana. Mutlaka keyfimi kezzaplayacak, düşümü erteletecek bir şeyler olur..
Kayıttan çıkmaz ki
Oldu da... Iskalanacak. " Boş geç, gitmesem de olur " diyeceğim türden bir şey değildi olan. Gecenin sahiplerinden biri, Show TV'nin fırtına kameramanı İlhan kaza geçirmiş hastanelik olmuştu çünkü. O çocuğu çok severim. Mert, çalışkan, çatal yürekli bir delikanlıdır. Kaç kere gördüm, beter bela anlarda dahi gözünü kırpmadan kayda girer, kendi istemedikçe hiçbir güç kayıttan çıkaramaz onu.
Takip sırasında
Bu kez de başka bir tatsızlığa hem de kendi bodoslama olmuş. Otomobil hırsızlarını takip eden polis ekiplerinin peşinde iz sürerken o, aracın içinden çekim yapmaktaymış . Gece muhabirlerinin böyle anlarda nasıl birer haber ejderhasına döndüğünü değil siz, gündüz gazetecilerinin teki bile tam anlayamaz.
Hastane yakın
İşte öyle bir hallerde kaçkovalayı görüntülüyormuş İlhan. Bir ara her nasıl olduysa duruvermiş öndeki polis ekibi, Show'un usta şoförü freni köklemiş ki yapışmasınlar, lakin hemen arkada takipte olan bir başka ekip, Cihan Haber Ajansı'nın aracı küüüt diye öpüştürmüş arabaları birbirine. Kameranın objektifi ön cama hızla çarpınca gözü vizörde olan İlhan'ın burnu ve kaşı dağılıvermiş. Deli çocuk, arabadan inip kan revan içinde çekime devam etmek istemiş. Bereket diğer gececi çocuklar zorla vazgeçirip, arabaya attıkları gibi en yakındaki Ataköy Hastanesi' ne kaldırmış onu.
Herkes orada
Gece 01.30 sularında gececi Rıdvan Tezel arayıp bildirdi durumu. Daha oturulur mu evde? Fırladım. Hastaneye vardığımda gördüğüm manzara birbirini yemeyi marifet sanan tüm meslektaşlara ibretlik. Gece görevlisi ne kadar muhabir, foto muhabiri, kameraman, ulaştırma sorumlusu, merkez nöbetçisi varsa hepsi orada, İlhan'ın yanı başında .
Doktorlar, hemşireler, hastane personeli şaşkın. " Milletvekilleri, iş adamları, sanatçıların bile bunca yakını toplanmıyor buraya" diyorlar.
Sonra Yeşilköy'deki evinden, uykusu bölünüp konuşuluyor estetik cerrahla.
Orhan hoca apar topar geliyor İlhan'ı dikmeye .
Anons patlıyor
Öperek, severek, şakalayarak ameliyathaneye uğurlarken kapı önüne çıkıyoruz birlikte. Derken anonslar art arda patlıyor; "Tarabya'da MAYA Sitesi yakınlarında bir rehin alma olayı varmış." İleride, Ataköy 9. Kısım' da ise son model çalıntı bir BMW'yi içindeki 3 şahısla yakalayıp, enterne etmiş ekipleri tebrik ediyor nöbetçi amir.
Oyy anam!..
Birden bir nara yükseliyor az öteden; " YAKARIM LAN HEPİNİZİ!.. ." Zaten elde kamera bekleyen tüm arkadaşlar oraya nişan alıyor objektifleriyle. Tepe lambalarının aydınlattığı loşluktan, beyaz montlu, esmer, çevik görünümlü bir genç çıkıyor. Elinde koskoca 14'lü tabanca . Hedefinde, korkudan gaza basıp kaçamayan sürücünün kullandığı beyaz bir Renault'nun içindekiler. Biri kadın 4 kişi var. Gözleri fal taşı gibi açılmış korkudan . Kapılar kilitli. Ama silahlı genç zorluyor. Küfrün tehdidin bini bir para. Muhtemelen alkollü ya da haplı. Etrafta
en az 810 kamera var farkında bile değil. Sonra tabanca kabzasını yan camlara, öne, tavana vuruyor peş peşe. Sonra namluyu tekrar içeriye çevirip haykırıyor; " AÇIN LAN, SIKACAM YOKSA KAFANIZA!.."
İHA'ya saldırı
Kameralar çekimde ama muhabirlerin çoğu Polis İmdat'ı aramış. Offf; tetik düştü düşecek, yapabileceğimiz şey yok. Sonra birden fark ediyor ki herkes kendisini çekmekte. O an büyük bir panikle aracı bırakıp sol tarafı tutmuş kameramanlara doğru koşuyor çılgınca . Silahı, öndeki İHA kameramanına doğrulttuğu anda araç şoförü gazlıyor, kaçmaya başlıyor. Patinaj sesine ayıkıyor ve oraya dönüyor hızla. Avını kıl payı kaçırmış avcı öfkesiyle nafile yere koşuyor peşinden otomobilin.
Atladı gitti
Yeniden geri dönüp bize saldırmayı gözü kesmemiş olacak ki, ileride vitrin ışıkları parıldayan Güllüoğlu Pastanesi'ne doğru yol alıyor. Sonra da tam oradaki apartmanların arasında boşluk olan bir yere atlayıp gözden kayboluyor.
Az sonra polis merkezine dönüyor ortalık. Sivil resmi bir dolu araç kalabalıklaşıyor meydanda. Anlattıklarımızı aceleyle dinleyip çevreyi kuşatıp, her bir yanı özenle arayıp tarıyorlar.
Adım gibi eminim
Kuş uçmuş ama. Kim bilir nerelere kırdı kirişi o silahlı genç. Gece muhabiri gençlere takılıyor gözüm yeniden. Kulak kabartıp konuşmalarını dinliyorum. Az önce silahlı bir herif üzerlerine saldırmış ama bizimkilerde şoklanmanın zerresi yok .
Hepsi " Kim daha iyi çekti? Kimin pozisyonu, açısı iyiydi?" onun muhabbetinde. Sonra hiçbir şey olmamış gibi dağılıyoruz oradan, vedalaşıp. İlhan'ı soracak olursanız sağlığı gayetle iyi. Bu gece bandajlı yüzüyle yine sırtlar kamerasını, yine düşer iş peşine. A dım gibi eminim. Haa bu arada; "sen ne yaptın peki?" diyeniniz vardır. Küçük kameramla baştan sona çektim her şeyi elbette. Aval aval bakacak değildim ya..