Şoray kanunları varsa o kanunları yıkan da varmış. O eski zamanlarda Şoray Sultan'ları pışpışlayıp; "Eh tabii ki yapacak. Hakkıdır" diye rüzgar vermedik mi? "Öpüşmem, sevişmem, soyunmam, kendime şey ettirmem!" deyişleri biz "ne muhteşem prensipler, ne şaşmaz bir erdem rehberi" diyerekten kabul edip, içimize sindirmedik mi yıllar yılı?
Tescil bizden
Sonra devir dönüp en ünlü olabilmiş bir başkaları "kendini sevme" sahnelerinde gösterdiği cesaretten dolayı kutlanıp, kutsanmadı mı? Yenilerde yeni yetmelere, üryan hallerde ve en insana ait duygulanmalar, uyarılmalar ve eylemleşmeleri film karelerine de geçirdiler diye "işte sanat için her bi şeyi yapan gerçek oyuncu" tescilleri iliştirmedik mi?
Kahraman oyuncu
Lafı don lastiği gibi uzatmanın anlamı yok. Gidin "Kayıp Nişanlı" filminde 2 Oscar'lı Jodie Foster'ı seyredin. O uzuuun filmin sadece 5-10 dakikasında görüken bir yardımcı oyunculuğu kabul etme özgüveninin yanı sıra, bir aktris, bir sevişme sahnesini nasıl bu kadar sahici, bu kadar cesur, hatta kahramanca oynar görün de konuşun. Kahramanlık da nereden çıktı diyenlere lafım şu. Sanatın hakkını vermek için mangal kadar yürek gerekir, o yürek de böyle kahraman yapar oyuncuyu yalan mı?..