HDP, yaklaşık üç yıl süren Çözüm Süreci boyunca Kürtlerin, yıllardır aradığı 'huzura kavuşmanın' sevincini yaşadığını anlayamadı.
Ovalarda, dağlarda, yaylalarda silah sesleri yerine piknik yapan insanların sesinin, koşuşturan çocukların sevinç çağlıklarının yansımasının ne anlama geldiğini kavrayamadı.
HDP, senelerdir yüzde 6-7 bandına sıkışmış oylarının 7 Haziran'da yüzde 13'e fırlamasını, sadece Nişantaşı kafelerinin marjinal solcularının veya LGBT'lilerin oyu olduğunu zannetti.
İmralı'nın "Başkanlık sistemi olabilir" demesine rağmen Demirtaş 7 Haziran'daki seçim kampanyasını "Seni başkan yaptırmayacağız" sloganıyla başlattı.
Demirtaş üstüne basa basa "Kesinlikle Akepe'yle koalisyon kurmayacağız" anlamında sözler sarf etti durdu.
Ve sonra Kılıçdaroğlu'nun "Yüzde 60'lık blok" dediği sanal yapı çökünce 1 Kasım'da bir kez daha seçmeniyle baş başa kaldı.
***
HDP'ye 100'ün üzerinde belediye başkanlığı, 80 tane milletvekili veren Kürtler, 7 Haziran'dan 1 Kasım'a kadar geçen süreçte yaşananları gördü.
Kürtler HDP'nin, çözüm süreci masasını dağıtan, terörü şehirlere taşıyan PKK ile kol kola girmesini acı ve dehşet içinde seyretti.
'Devrimci halk savaşı' diyerek, 'Özyönetim' diyerek şehirlerde OHAL ilan edilmesi, Sıkıyönetim uygulanması için çırpınan eli silahlı teröristler bölgede yaşayanları canından bezdirdi.
Daha birkaç ay önce 3 ay sonrasına rezervasyon yapan oteller, cıvıl cıvıl çarşılar boşaldı, PKK yeniden esnafa kepenk kapattırma işkencesine başladı.
***
Durum vahametten öte saçma sapan bir hal almaya başladı.
İnsanların günlük hayatını devam ettirdiği mahalle ve sokaklara hendek kazmak, el yapımı bomba yerleştirmek, duvar çekmek, barikat kurmak, çöpleri bile toplamayan belediyelere 'özyönetim' ilan ettirmek nasıl bir siyaset, nasıl bir stratejidir?
Kendi halkına zulmederek, hendek kazıp elektrik, su, telefon gibi altyapı hizmetlerini yok ederek, kepenk kapattırarak, şehirleri çöp kokusuna mahkûm ederek, insanların ateş altında tutarak, özellikle kadınların hendeklere düşüp yaralanmalarını sağlayarak 'devrim' mi yapacaklar?
İnsanları yaşama küstürüp, nefret ve kin doldurmak, şiddete muhatap etmek 'devrimci halk savaşı' mı oluyor?
***
HDP'nin içinde bu saçmalığa 'dur' diyecek sağduyu sahibi insanlar neden konuşmaz?
Niye bu işin sonunun çıkmaz sokak olduğunu haykırmazlar?
Mahalle aralarına bez gerip, hendek kazmakla, yabancı medyayı çağırıp 'Burada iç savaş var' demekle Kürtlerin bütün meseleleri halloluyor mu?
Bunları yazarken nihayet sağduyulu bir ses çıktı.
HEP eski milletvekilli Mahmut Alınak, "HDP merkezi, savaşı durduracak herhangi bir proje geliştiremedi. Böylece HDP'ye bağlanan ümitler darbe üstüne darbe yedi" dedi.
HDP inisiyatif alıp biran önce bu 'devrimci halk savaşı' ve 'özyönetim' komedisine son verecek adımlar atmalı, çözümün siyasette olduğunu vurgulamalıdır.
Bu eziyetten başka hiçbir getirisi olmayan saçmalığın uzatılması halinde ilk seçimde HDP baraj altında kaldığı günleri bile özleyebilir.