İkiyüzlülüğün geldiği nokta mide bulandırıcı.
Sen, Çözüm Süreci başladığı günden bu yana gazetenden, televizyonundan hükümete küfret dur, sonra süreç buzdolabına girince de "Niye süreci bitirdin?" diye sor.
Oh ne ala bir konfor.
Her halükarda 'haklı', her halükarda 'karlı', her halükarda en 'konforlu' yerdesin.
Çözüm Sürecini başlatan AK Parti ve lideri Erdoğan için etmedikleri hakaret kalmadı.
Paralel medyadan Cumhuriyet'e, Sözcüden ulusalcı ve milliyetçi medyaya kadar hepsi AK Parti'yi bölücülükle suçladı.
***
Özellikle 2013'te Çözüm sürecinin adı konduktan sonra neredeyse her gün manşetten sövüp durdular.
En hafifinden şunları yazıyorlardı:
-AKePe Teröristle masaya oturdu
-Ülkeyi satıyorlar
-Teröristle anlaştılar
-Ne verdiniz de PKK saldırmıyor?
-Erdoğan teröristle neyin pazarlığını yaptı?
***
Ve bunları söyleyen aynı ekip şimdi de şunları söylüyor:
-Barışı niye bozdun?
-Çözüm masasını niye dağıttın?
-Savaşı bırak derhal çözüm sürecine dön
-Savaşı 'Saray' başlattı…
***
"El insaf, yuh, birazcık adalet" diye bağırası geliyor insanın.
Burada da kalmıyorlar.
Utanma sınırını aşarak zirve yapıyorlar.
Kobani'yi, HDP binalarını, Diyarbakır mitinginin bombalanmasını, Suruç katliamını, Şemdinli'de 8 askerin şehit edilmesini, polislerin uykuda katledilmesini hatta Star Medya Grup Başkanı Murat Sancak'a yönelik suikastı bile 'Saray'a, 'muktedire', 'Hükümete', 'MİT'e' vs. mal etmeye çalışıyorlar.
Utanmazlığın zirve noktası burası işte.
***
Dediğim gibi en rahat yer onlarınki.
Çözüm sürecini başlatsan "Hain" diye suçluyorlar.
Terör saldırılarına okkalı cevaplar versen "Savaş yanlısı" diye suçluyorlar.
Her iki halde de iki şey onlara kalıyor; Vatanseverlik ve barışseverlik(!)
Yat, uyu, proje üretme, elini taşın altına koyma, risk alma ama her zaman "En iyi" sen ol.
Siyasi rakibini ötekileştir, muhatabını şeytanlaştır, sevmediğini düşmanlaştır ama o 'bölücü ve savaşçı' olsun sen ise 'ulusolcu barış kelebeği!'
Dahası.
Sen kendini en akıllı zannet, milleti de ahmak!
Kasım'da görüşürüz…