Üç gün önce 28 Şubat'ta başörtüsü yasağı yüzünden okulundan atılan Filiz Kılınç'la röportaj yaptım. Öyle acılar yaşamıştı ki sesi titriyordu röportajı yaparken.
Röportaj yayınlandıktan sonra ise "Meryem Hanım sabahtan beri ağlıyorum" diyerek beni aradı. 28 Şubatta çok acı yaşadı inançlı insanlar.
Cuntanın yanı sıra onun medyası ve sermayesi de silindir gibi ezdi geçti herkesi.
Ama artık geçti çok şükür o günler. 28 Şubat dindar kesimi ezdi ama zaten vesayet sistemindeki bir Türkiye'de 90 yıldır ezilmeyen neredeyse yok gibiydi.
Kürtler, dindarlar, solcular, milliyetçiler, ülkücüler, azınlıklar, Aleviler… Kısaca bu toplumu oluşturan bütün renkler, vesayet sisteminin zulmünden payını aldı maalesef.
Acılar biriktikçe birikti. Millet bu duruma tepkisiz kalmadı tabi.
Devlet zaten baştan ayağı sorunlar yumağından müteşekkil, kendi milletiyle kavgalı bir garabetti.
Kendi milletine saygı duymayan bir devlet anlayışından, insana önem veren bir devlet anlayışına geçiş sanıldığı gibi kolay olmadı.
Bir yanda çeteler, bir yanda mafyalar, bir yanda tezgâhının bozulmasını istemeyen sermaye, bir yandan ordu bir yandan yargı diğer yandan medya…
Öbür taraftan dış güçler, beri taraftan darbeciler…
Yani hiç kolay değildi milletin görev verdiği seçilmişlerin işi.
Milletin yüzde 50 ile seçtiği partiye kapatılma davası bile açıldı.
Öyle dikenli ve öyle zorlu bir yoldu ki bu, hiç boş durmadılar seçilmişlerin başına çorap örmek için. Ama seçilmişlerin en büyük gücünü unuttular: Milleti!
Gezi'den bu yana sosyal medyada carlayanları hiç takmayın.
Hem dünya hem de bu millet, 11 yıldır adım adım demokratik bir zihniyet devrimi gerçekleştiğini biliyor.
Bitti mi peki? Tabi ki hayır. Ve hala da gerçekleşmeye devam ediyor.
Bilen biliyor. Türkiye'nin koca ve kapkara bir sarmalın içine çekildiği en büyük problemi olan Kürt sorununda çözüm sürecinin başlatılması bile çok ama çok büyük bir adımdı.
Ama bu büyük adımın atılmaması için de ellerinden geleni yaptılar.
Tarihi Diyarbakır buluşmasından bu yana da ellerinden geleni yapıyorlar.
Son günlerde çözüm sürecinin yürümemesi için neler yapıldığına da tanık oluyoruz hepimiz.
Özellikle yüzde 90'ının çözümün arkasında durduğu Kürtlerin bu direncini kırmak için provokasyonlar yapılıyor son günlerde.
Bölgede adeta iç-dış ortaklı bir operasyon yapılıyor.
Ama hep bir şeyi unutuyorlar.
Bu millet seçtiklerinin arkasında dimdik duruyor ve dimdik durdukça da kazanan kardeşlik ve barış olacak.