Başbakan Binali Yıldırım'ın Anıtkabir'de Fatiha okuması, bazı seküler çevrelerde çok tartışıldı.. Daha evvel Nobel ödüllü Profesör Aziz Sancar da dua ettiğinde benzer şekilde saldırıya uğramıştı.. Bütün bu kavga gürültünün tek bir nedeni var. O da 90 senedir yaşatılan kavram karmaşası.. Sen şimdi gelmiş geçmiş bütün çocuklarımıza, Atatürk'ü anlatırken; Ulu önder, Ebedi Şef, ölmez, ölemez, içimizde yaşıyor' falan dersen, kabri başında dua okumak da garip gelir tabi insanlara.. Ufuk Uras anlatmıştı bir vakit.. İçimizde yaşıyor diye su içmeyen kızın trajikomik hikayesi bütün bu öğretinin özeti sayılır..
**
Bugüne kadar hep böyle geldiği için değiştirmek de zor oluyor elbette.. Şimdi el açıp da Yüce Allah'tan, Ulusal kurtuluş mücadelesinin Kahramanı Gazi Mustafa Kemal için cennet isteyen bir Başbakan'ı yadırgıyorlar.. İstiyorlar ki topuklar çakılsın, dikine öylece durulsun, öne dönülsün, geri gidilsin. Saçma saçma hareketler.. Arkadaş mezarlık orası mezarlık.. Sevdiğin özlediğin bir adamın yattığı mezarlık neticede.. Rahmetli bir büyüğün için bayramda gittiğinde mezarda ne yapıyorsun? Ihlamurkuyu mezarlığında, öyle dikine duran, topuk çakan öne arkaya eğilen birini görseler valla sopayla kovalarlarlar.. Aç efendi gibi Yasin oku derler.. Atatürk'ün yahut aynı yerleşkede medfun İnönü'nün mezarına gelince niye hareketler değişiyor.. Kandil günü babanın mezarında ne yaptıysan, Anıtkabir'de de öyle yap.. Bir Fatiha oku, cennet iste Atatürk için.. Gerisi hikaye.. Doldur istediğin kadar özel defteri.. ".. Atam açtığın yolda yürüyoruz, koşuyoruz, zıplıyoruz.." Yaz yazabildiğin kadar... Onu kalkıp da okuyan yok.. Asıl deftere çalışmak lazım..