Van mitinginde, "AK Parti iktidardan indirilirse, burada terör çeteleri ve beyaz Toroslar dolaşır" demesi, "Vay Kürtleri tehdit ediyor" şeklinde yorumlanınca...
Başbakan Davutoğlu sözlerine açıklık getirdi: "(Beyaz Toros) 90'lı yılların bölgedeki sembollerindendir, faili meçhullerle anılır.
Faili meçhulleri AK Parti bitirdi. Beyaz Torosların nüfuz alanı oluşturmasını AK Parti bitirdi. Hiç kimseyi tehdit etmedim."
Kutuplaşma işte böyle bir şey: Hiçbir söz kendi gerçekliğine sahip olamıyor. Gri alanda dolaşmaya izin yok; ya beyaz olacaksın ya da siyah...
Halbuki Davutoğlu'nun o cümlesi, çok önemli bir başka gerçeğin altını çiziyordu: PKK teröründen başka, bir de devlet terörü vardı.
"Terör" dendiğinde çoğumuzun aklına PKK, IŞİD, DHKP-C, Hizbullah-TR gibi örgütler gelir. Terörü devlete bitiştirenler azınlıktadır. Oysa terörün alasını Türkiye'de devlet yapmıştır.
Devlet terörü
PKK'nın Kürt halkından destek aldığı anlaşılınca, bölgede beyaz renkli Toros marka otomobiller belirmişti. Bunlar sivil plakalıydı ama başta JİTEM (Jandarma İstihbarat) olmak üzere, derin devletin elemanları kullanırdı.
Beyaz Toros'a bindirilen vatandaşa, JİTEM bodrumlarında işkence edilirdi. İlk hedef, PKK hakkında bilgi toplamaktı.
100 vakanın 95'inde sonuç aynıydı: Bilgi alınsa da, alınmasa da, PKK'lı olsa da, olmasa da, kent dışında bir yerde "şahsın" kafasına kurşun sıkılırdı.
Böylece bir kişi daha, 17 bini bulacak olan faili meçhuller listesine eklenirdi.
Bazen yanlışlıkla eşraftan, "devletine bağlı" bir kişinin yakın akrabası bodruma indirilirdi. Durum anlaşılana kadar adamın kolu-bacağı kırılır, ayakları şişer, gözü kapanırdı.
Ancak başkentten gayri resmi öldürme yetkisi almış olan Beyaz Toroslular bu hataları önemsemezdi.
Çünkü canını kurtaran vatandaşın eşe- dosta anlatacağı işkence hikâyeleri, halkta derin korkulara yol açardı.
İşte Öcalan yakalandıktan sonra, azalarak da olsa süren ve ancak 2002'de AK Parti iktidara geldiğinde sonlanan o dehşetengiz düzenin adı devlet terörüydü.
Kullanışlı bir kavram
Zaten modern çağda terörü başlatan devlettir. 1789 Fransız Devrimi'nden sonraki çalkantılı yıllarda iktidar olan Jakobenler, hasım gördükleri herkesi giyotine göndermişlerdi. (Nihayetinde kendi kafaları da sepete düştü.) Günümüzde ise terör kavramı daha çok, devletlere karşı asimetrik savaş yürüten siyasi- askeri örgütler için kullanılıyor.
"Terör örgütü, terörist, terörizm" devletlerin işine gelen kavramlar... Mesela IŞİD için terör örgütü dediklerinde... (Ki o da kafa keserek, böyle denmeyi hem hak, hem de tercih ediyor)... Bir yandan kendi halkının desteğini alırken... Diğer yandan örgütten medet uman kitlelerin taleplerini göz ardı ediyorlar.
Devletler başka bir şey daha yapıyor: Doğrudan savaşmanın bedeli ağır olduğundan, o örgütleri el altından destekliyorlar. (Vekil savaşları denilen durum...)
Kıssadan hisse: Kürt siyasetçilerin, "Bizi tehdit mi ediyorsun" demek yerine...
Başbakan'a, "Hah, iyi ki hatırlattın, faili meçhullerin hesabını ne zaman soracaksın" demesi, acaba daha mı doğru olurdu? Zahmet olmazsa düşünelim.