Bu aralar seçimle yatıp seçimle kalkıyoruz ya... Haliyle herkes 8 Haziran sabahı nasıl bir Meclis kompozisyonu ile karşılaşacağımızı merak ediyor.
İşte böyle bir atmosferde karşınıza çıkan iki siyaset bilimci... "Haziran 2015 Seçimlerine Giderken Kamuoyu Dinamikleri" adıyla gayet titiz bir araştırma yaptıklarını söylüyorlar.
İlk sorunuz ne olur? Elbette: "Partiler yüzde kaç oy alacak?" HDP barajı geçecek mi? AK Parti, Anayasayı tek başına değiştirecek kadar milletvekili çıkarabilecek mi?"
Geçen akşam bir grup gazeteci arkadaşla birlikte Koç Üniversitesi'nden Prof. Ali Çarkoğlu ve Yar. Doç. Erdem Aytaç'ı dinledik.
Sunumun bitmesini sabırsızlıkla bekleyenler, lafı döndürüp dolaştırıp aynı soruyu sordu. Ancak kimse istediği cevabı alamadı.
Çünkü... Saha çalışması 19 Mart- 26 Nisan arasında yapılan... Açık Toplum Vakfı ile Koç ve Ohio üniversiteleri tarafından desteklenen... Değerlendirilmesine Prof. Ersin Kalaycıoğlu ile Prof. Erik Nisbet'in de katıldığı araştırmanın konusu... Seçmenin parti tercihi değil... Ülkenin durumunu nasıl gördüğüydü.
Örneğin "Sizce Türkiye'nin en önemli birinci ve ikinci sorunu nedir" diye sorduğunuzda... "İşsizlik-geçim sıkıntısı" açık ara önde çıkıyor (yüzde 39)... Onu "ekonomik istikrarsızlık" takip ediyordu (yüzde 13)... Buna "enflasyon" diyenleri de eklediğinizde, ekonomiden yakınanların oranı yüzde 56'ya varıyor.
Bu oran ne kadar önemli? Tartışmak gerek. Çünkü "ekonomi" dendi mi, bizim vatandaş yakınmaya başlar. Mesela 2011 seçimleri öncesinde yakınanların toplam oranı yine yüksekti ama AK Parti iktidarı oyların yarısını almıştı.
Belki şöyle bir karşılaştırma daha ilginç olabilir: "Ekonomi kötüye gidiyor" diyenler AK Parti'nin 2007 ve 2011 seçim galibiyetlerinde epey azalmıştı.
Buna karşılık 2009 krizinde karamsarların oranı yükselmiş, bunun üzerine yerel seçimlerde iktidar partisinin oyları yüzde 39'a düşmüştü.
2009 ile 2011 arasında
Araştırmaya göre vatandaş şu an ekonomik gidişatı ne 2009 kadar kötü, ne de 2011 kadar iyi görüyor. Buradan hareketle şöyle bir sonuç çıkarılabiliriz:
AK Parti'nin oyu 2011'dekine göre bir miktar azalacak, ancak 2009'daki kadar da düşmeyecek.
Dönüp dolaşıp aynı yere geldik işte: Eğer HDP barajı geçemezse, AK Parti, Anayasayı değiştirecek çoğunluğu yakalayabilir. Geçerse, bütün dengeler değişir.
Araştırmaya dahil edilmiş birçok konu var. Örneğin: Demokrasi, dindar veya laik kesime baskı, Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi gibi...
Önümüzdeki yazılarda onlara da değiniriz. Ancak bir noktanın altını hemen çizeyim:
Bazı kesimlerim fevkalade önem verdiği "rüşvet-yolsuzluk" en önemli sorunlar içinde yüzde 2'de kalmış durumda. "Demokrasi ve adalette büyük sorun var" diyenler ise yüzde 7...
Kısacası demokrasi, vatandaşın gözünde en önemli sorunların başında gelmiyor. Ancak sadece bu konuya odaklanıldığında... "Türkiye'de ifade özgürlüğü sorunlu" diyenler yüzde 55'i geçiyor. Bunun içinde AK Parti seçmeni de var.
Aslında biz ne desek boş: Esas olan siyasetçilerin bu verilerden çıkardığı anlam...