Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan anne Biçer: "Oğlumun silah zoruyla konuştuğunu çok iyi biliyorum" | Video
Diyarbakır'da, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunmasını isteyen 148 aile, HDP il binası önündeki oturma eylemini 410'uncu günde de sürdürdü. Terör örgütüne yakın bir haber sitesinde Diyarbakır'da 2 yıl önce 16 yaşındayken kaçırılan Mustafa Biçer'in videosunun geçen günlerde yayımlanması sonrası anne Ayşegül Biçer, oğlunun silah zoru ve baskı altında konuştuğunu söyledi.
Diyarbakır'da HDP il binası önünde PKK tarafından kaçırılan çocukları için 410 gündür eylemlerini sürdüren ailelerden rahatsız olan terör örgütü PKK, kirli bir plan tezgahladı. İstihbarat birimleri, geçen yıl eylül ayında PKK'nın, kaçırılan çocuklarla kara propaganda videosu çekip, örgütün yayın organlarında ve sosyal medyada yayınlayacağını tespit etmişti. PKK'nın planının istihbarat birimlerince ortaya çıkarılmasından bir yıl sonra örgüt planını sahneye koydu. Terör örgütü, ailesi evlat nöbeti tutan, 2 yıl önce Diyarbakır'da 16 yaşındayken kaçırılan Mustafa Biçer'in videosunu PKK'ya yakın bir haber sitesinde yayınladı.
'HDP BUNU İYİ BİLSİN Kİ TEHDİTLERİNDEN KORKMUYORUM'
Kaçırılan oğlu Mustafa için eşi Rauf ile 3 Eylül'den beri oturma eylemini sürdüren kanser hastası Ayşegül Biçer, 17 Kasım 2018'de oğlunu PKK terör örgütünün pençesine kaptırdığını dile getirerek, "Oğlumun sağ veya ölü olduğunu bilmiyordum. 13 Ekim'de PKK'ya yakın bir haber sitesinde oğluma ait bir video paylaşıldı. Ben oğlumun silah zoru ve baskı altında konuştuğunu çok iyi biliyorum. Çünkü susuzluktan ağzı kupkuru olmuş. Sabit bakarak konuşamıyor. Benim oğlumun ismi Mustafa, doğum yeri Manisa ve 2002 doğumlu. Manisa Doğum Hastanesi'nde araştırma yapılabilir. Vatansever bir aile olduğumuz doğrudur. AK Parti veya başka bir parti olur, benim siyasi görüşümü kimse sorgulayamaz. 'Tarikatçı' diyor. Allah'ın görevini yerine getirmek Müslüman olarak görevimdir. Manisa ve Antalya diyor, sadece 10 aylık olana kadar Manisa'da 6 yaşına kadar da Antalya'da yaşadı. Sonra Diyarbakır'da yaşadık. Türklerin dostluğundan ve iyiliğinden başka bir şey görmedim. Ne evim yandı ne de sera işi yaptım. Biz HDP'nin önünde kendi özgür irademizle oturduk. Çünkü evlatlarımız oradan kayboldu. Devlet sana nasıl bir zulmetmiştir ki? Sen böyle konuşuyorsun. Biliyorum ki kendi iradenle konuşmuyorsun. Orada kadına verilen değer diyorsun, kadına tecavüz, işkence, zerdüştlük dini ve haçlı siyonistliğe hizmet. Geri dön ve güvenlik güçlerine teslim ol. Zararın neresinden dönersen kardır. Böyle güçlü devletin kollarına şu dalgalanan sancağın altında hiçbir şeyden korkmadan yaşa. Çünkü benim davam sadece sen değil, davam vatanım, bayrağım ve evladımdır. HDP, bunu iyi bilsin ki tehditlerinden korkmuyorum. Oturduğumda da söylemiştim; 'Ya zafer ya ölüm'. Sonuna kadar kararlıyız" dedi.
EVLADINA KAVUŞAN AİLE SAYISI 19 OLDU
Hacire Akar'ın oğlu Mehmet'in yanı sıra eyleme katılanlardan Hatice Ceylan'ın oğlu Cafer, Hüsniye-Hüseyin Kaya çiftinin kızları Mekiye, Halime Kadran'ın torunu Halil İbrahim, Necla-Metin Açan çiftinin oğlu Harun, Nizamettin-Aslıhan Eşrefoğlu çiftinin oğlu Hüseyin, Gevriye Ayhan'ın kızı Pelda, Melik Aslan'ın oğlu Volkan, Muhteber Birlik'in oğlu Veysi, Cahide Alkan'ın oğlu Mehmet Emin, Şahize Altınkaynak'ın kızı Halise Alptekin, Naime Dalmış'ın kızı Tekoşin Açar, Sait Açar'ın oğlu Haşim, Cemal Ertaş'ın oğlu Ramazan, Sever Fidan'ın oğlu Tayfur Fidan, Gülşen Çetin'in oğlu Erdal Çetin, Fahrettin- Meryem Akkuş çiftinin oğulları Erkan, Fattah-Perihan Kaya çiftinin oğlu Cuma ile en son Safiye-Mehmet Emin Coşkun çiftinin oğlu İbrahim Coşkun'un da teslim olmasıyla evlatlarına kavuşan aile sayısı 19 oldu.