15 Temmuz Gazisi Safiye Bayat 3 yıl sonra aynı yerde
15 Temmuz hain darbe girişiminde tanklara ve askerlere karşı koyarken yaralanan Safiye Bayat, 3 yıl sonra 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaşadıklarını anlattı.
Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeleri tarafından 15 Temmuz gecesi yapılan hain darbe girişimi esnasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde tek başına darbeci askerlerin karşısına çıkan sonrasında açılan ateşle yaralanarak gazi olan 2 çocuk annesi Safiye Bayat, hain darbe girişiminin 3'üncü yıl dönümünde o günleri anlattı.
"Her yer kan içindeydi"
37 yaşındaki 15 Temmuz Gazisi Safiye Bayat, "Gözlerinizin önünde bütün kardeşlerimiz yerde. Tabi bu o adar duygusal an ki. Aklınız, beyniniz, ayaklarınızın ucuna kadar bir su akıntısı gibi akıyor. Ve durduramıyorsunuz ruhunuzu. O kadar ağlıyorsunuz ki elinizden gelecek başka hiçbir şey yok. Elinizde karşılık verecek silahınız yok. Dilinizde sadece dua var. O gece bir sürü yaralılarımız oldu. Vurulan kardeşlerimizi girip alıyoruz. Araçların önüne atlıyoruz yaralılarımızı almaları için. Hastaneye götürün diye yalvarıyoruz. Her yer kan içindeydi. Saatler sonra bir hanım kardeşimiz yaralanmış. Bir bayan yaralandı diye bağırıyorlar. Ben de hanım kardeşimize gideyim derken beni bir çocuk tuttu. 'abla beni de ateş hattın geri çek' dedi. Ben ayağa kalkmam halinde öyle bir kurşun geldi ki sağ bacağımın arkasından kaval kemiğimi parçalayarak çıkmış. Ben önce anlam veremedim ama ayaklarım tamamen yerden kesildi. Çok sert bir şekilde yere düştüm. Ayağa kalkamıyorum ama gözüm yaradan ziyade hanımefendide. Üzerimizden kurşun yağıyor. Ne olur gidin ona yardım edin dedim. İnanılmaz bir olay ölecek gibi hissettim. Orada hiçbir şey yokken her yerlerimize kurşun yağdı. Elekten geçiriliyoruz. O kadar zor bir anki. Acınız, eşiniz, 4 ay önce kaybettiniz anneniz ve annenizin son sözleri yani hiç biri anlamsız" dedi.
"Bin yıl ağırlaştırılmış müebbet olsa ne olur"
15 Temmuz darbe girişim, mahkeme kararlarıyla ilgili de konuşan Bayat, "Bin yıl ağırlaştırılmış müebbet olsa ne olur. Hem ruha anlamsız hem akla anlamsız hem duygularımıza anlamsız geliyor. Neyin ağırlaştırılmışı, sadece tek başlarına hücrede kalacaklar. En fazla 100 yıl yaşayacaklar" şeklinde konuştu.