Esra Albayrak, 3. Uluslararası İz Bırakan Kadınlar Zirvesi'nde konuştu
Üsküdar’daki 3. Uluslararası İz Bırakan Kadınlar Zirvesi’nde konuşan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Kadın Danışma Konseyi Başkanı Esra Albayrak, “Din kılıfı içinde harekete geçirilen, kadınları ikincilleştiren, dar bir alana hapseden, adalet ve merhametten nasiplenmemiş geleneksel tutum ve davranışlar bir yandan dışarıdaki algıyı beslerken, kadını içinde yaşadığı toplumda zorlu bir varoluş mücadelesine itmektedir” dedi.
Üsküdar Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen 3. Uluslararası İz Bırakan Kadınlar Zirvesi, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Kadın Danışma Konseyi Başkanı Esra Albayrak'ın katılımıyla Üsküdar'daki Nevmekan Sahil'de gerçekleştirildi. Zirveye çok sayıda protokol mensubu ile Türkiye'nin önde gelen iş kadınları katıldı. Türkiye'yi uluslararası alanda başarıyla temsil eden genç piyanist Nehir Özzengin'in piyano konçerto dinletisiyle başlayan programa film yapımcısı Samah Safi Bayazid, Yılın Bilim Kadını ve Uzay Mimarı Ayşe Ören, Milli Yüzücü Sümeyye Boyacı, Türkiye A Milli Kadın Basketbol takımı oyuncusu Nevriye Yılmaz konuşmacı olarak katıldı. Program sonunda Üsküdar Belediyesi'nin hizmete sunduğu Osmanlı Saray Sultanları Kadın Müzesi'nin açılışı gerçekleştirildi.
Zirveye ev sahipliği yapan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı. Başkan Türkmen konuşmasında, "Kadınlar rüzgara karşı direnerek, akıntıya kürek çekerek başarmak zorunda. Aslında kadınların bu zorluğu, toplum olarak işimizi fevkalade zorlaştırmaktadır. Ne yazık ki farkında değiliz. Bizler de Üsküdar Belediyesi olarak bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz Uluslararası İz Bırakan Kadınlar Zirvesi'nde özellikle bunun altını çizmek istiyoruz. Bütün kadınların dünyada bir şekilde izi var. Kadınları bu toplumda izleri olan, dünyanın ve hayatın, adeta varoluşumuzun sebebi. Çok muhterem, çok müstesna bir kesimden vatandaşlarımız, hemşerilerimiz, eşlerimiz, çocuklarımız, adeta bizim yarımız. İşte o yüzden, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü de bahane ederek, bir kez daha kadınlarımızın yaşadığı problemleri, yaşadığı mutlulukları, ürettiği eserleri, hedeflerini, ideallerini, kaygılarını yüksek sesle konuşmak, toplumun her kademesine hatırlatmak üzere bugün bir aradayız. Üsküdar aynı zamanda bir hanım sultanlar şehri. Osmanlı sultanlarının eşleri, özellikle hep sosyal hayatta kalmışlar. Bize göre Türkiye'de ve İstanbul'da bir ilk, aynı zamanda bir müze açılışı gerçekleştireceğiz. Hemen yan tarafta güzel bir salonumuz var. Burayı Osmanlı Saray Sultanları Kadın Müzesi şeklinde dizayn ettik" ifadelerini kullandı.
Zirveye onur konuğu olarak katılan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Kadın Danışma Konseyi Başkanı Esra Albayrak ise şu açıklamalarda bulundu: "8 Mart vesilesiyle hepimiz bir haftadır belki de en çok 'kadın' kelimesini duyuyoruz. Keşke bunu duymak zorunda olmasaydık, keşke böyle bir gün olmasaydı. Fakat tarihin bir cilvesi, bu gerekli olmuş. Sözlüklere baktığınızda 'kadın' kelimesi belki birkaç satırla anlatılabilecekken bunu hayata vurduğunuzda 'kadın' kelimesinin karşılığı çok daha katmanlı ve ölçülmesi güç bir hal alıyor. Müslüman kadınlar olarak dünyanın kadınlarıyla ortak meselelerimiz olduğu gibi, ayrı bir cenderenin de içinde olduğumuz bir gerçektir. Bunun birkaç ayağı var. Birincisi, dışarıda büyük bir özen ve kasıtla üretilen, aşağılayan, küçük düşüren İslamofobik söylem ve uygulamalar. İkincisi, inanç ve modern dünya arasında kazılan derin hendek, modern dünyanın bir parçası olabilmek adına kendi değerlerinden ödün vermek. Üçüncüsü ise daha içe dönük bir eleştiri, maalesef İslam dünyasında din ile örfün iç içe geçtiği olumsuz uygulamalar, kadının edilgen hale getirilmesi ve bunların da İslamofobik söylemi beslemesi. Din kılıfı içinde harekete geçirilen, kadınları ikincilleştiren, dar bir alana hapseden, adalet ve merhametten nasiplenmemiş geleneksel tutum ve davranışlar bir yandan dışarıdaki algıyı beslerken, kadını içinde yaşadığı toplumda zorlu bir varoluş mücadelesine itmektedir. Kendimize gelmenin, kavram kargaşalarıyla baş etmenin ve kimlik bunalımından kurtulmanın tek yolunun medeniyetimiz, yani kim olduğumuzu yeniden keşfetmek olduğunu düşünüyorum. Bu konuda İslam dünyasının dürüst bir muhasebeye ihtiyaç duyduğuna inanıyorum. Eğer özeleştiri yapmazsak önümüzdeki resimleri kaçıracağımız gibi, belki önümüzdeki on yılları, yüz yılları da kaçırmak riski karşımızda. Bugün burada seçkin hanım grubuyla karşılaşacağım söylendiğinde, 'İz bırakan kadın ne demek, bizim için ne ifade ediyor?' diye düşündüm. Hakikaten evet, belki bütün kadınlar iz bırakıyor ama kalıcı izler bırakan kadınların, iz bırakmak için yaşayan kadınlar olduklarını düşünmüyorum. O kadınlar yaşarken inandıkları için yaşadılar, inandıkları için dik durdular, mücadele ettiler, Allah'ın kendilerine verdiği yetenekleri, kabiliyetleri en üst düzeyde gerçekleştirme sorumluluğunu üzerlerinde hissettiler ve toplumun bir parçası olmak için çabaladılar. Üstten bakmadılar, ayrıştırıcı olmadılar, kibir dili kullanmadılar. Bütünleştirmeye, buluşturmaya çalıştılar."
Konuşmaların ardından 12 dakikalık kısa bir belgesel gösterimi yapıldı. Belgesel gösteriminin ardından Oylum Talu'nun sunumuyla Sümeyye Boyacı, Samah Safi Bayazid, Nevriye Yılmaz, Nehir Özzengin ve Ayşe Ören davetlilerle nasıl 'iz bıraktıklarını' anlatan hikayelerini paylaştı. Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen'in konuklarına plaket sunmasıyla devam eden program, Osmanlı Saray Sultanları Kadın Müzesi hizmete açan kürdele Esra Albayrak tarafından kesildi. Esra Albayrak, müzedeki eserleri gezerken davetlilerin fotoğraf çektirme isteklerini de geri çevirmedi.