Turizm kenti Antalya'nın Finike'si kışın da gezip görülebilecek ilçelerden. Tarım ağırlıklı ilçe, kilometrelerce uzanan narenciye bahçeleri, Limyra antik kentiyle öne çıkıyor. Etkileyici koylara da ev sahipliği yapan Finike, tepeden görünümüyle büyüleyici bir görsel şölen sunuyor. Antalya Havalimanı'ndan yaklaşık 1.5 saatlik yolculuğun ardından Finike'desiniz. Finike'ye giderken, Kemer-Beldibi'nde, Zülfikar Amca'nın çayıyla mola vermeden yolculuk devam etmez. Bölgede herkesin tanıyıp bildiği Zülkifar Amca, 18 yıldır odun ateşinde demlediği çayıyla gönülleri fethetmiş. Bu küçük açık hava mekanında, taburelerde oturup, çayınızı yudumladıktan sonra yolunuza devam edebilirsiniz.
SIRTIMIZI GÜNEŞE VERDİK
Molanın ardından hedef Finike. Kışın yapacağınız bir seyahatte şansınıza eğer hava da yazı aratmayacak güzellikteyse geziniz daha da tatlanıyor. Yol kenarlarındaki turunç ağaçlarıyla süslü Finike'nin merkezinde sizi, yunus ve portakal heykelleri karşılıyor. Ocak ayında sıcak havayı fırsat bilen Finike ahalisi, -özellikle de yaşlıları- soluğu dışarıda almış. Kahvehane önleri ile parklar dolu. Merkezdeki meydanda, banka ters oturan üç amca dikkatimizi çekiyor. Fotoğraflarını çekerken, daha ben sormadan, "Sırtımızı güneşe verdik de o yüzden böyle oturuyoruz" açıklamasını yapıyorlar. İnsanları sıcak ve de konuşkan.
YÖRE TATLARI LEZZETLİ
Finike 40 bin nüfuslu. Kendisine has doğal bir ilçe. Ama yerli yabancı büyük teknelerin yanaştığı büyük bir marinaya sahip. Sahil yapılaşması çoğunlukla korunmuş. Birkaç tane de olsa, yüksek binalar hemen göze çarpıyor. Kısa bir sahil turu yaparak, balıkçı teknelerinin bulunduğu çay bahçesinde mola verebilirsiniz. Finike mutfağına gelince, bölgeye has tahinli piyaz ile şiş köftesini kesinlikle denemelisiniz. Bunun için de, Şişçi Hasan iyi bir tercih olabilir. Ustadan ustaya beşinci kuşak olarak hizmet veren mekanda yediğimiz tahinli piyaz ve şiş köfte oldukça lezzetliydi. Kahvaltı da zengin: Serpme çarşı böreği, kaşarlı bazlama, pişi, peynirli biber dolması, portakal çiçeği balı, mandalina reçeli... Küçük, şirin Neşeli Kafe kahvaltı için iyi bir durak olabilir. İlk kez denediğimiz bu tatların ardından narenciye bahçelerine geçiyoruz. Merkezden, araçla beş-on dakikalık kısa bir yolculukla dağların eteklerindeki narenciye bahçelerine ulaşabiliyorsunuz. Kilometrelerce uzun uzadıya devam eden bahçelerdeki narenciye kokuları daha uzaktan hissediliyor. Karşınızda dağlar, eteklerinde narenciye bahçeleri. Bahçelerde, hasada tanıklık edebilirsiniz, şansınız varsa hasat şenliğine de ortak olabilirsiniz. İlçe tarım ilçesi olunca, 40 bin dönümlük tarım arazisinin yarısından çoğunda narenciye ekiliyor. İlçe zaten portakalıyla meşhur.
BÜYÜLEYİCİ KOYLARI
İlçenin koyları da etkileyici güzellikte. Yeşil ve mavi bir arada. Finike'den Kaş yönüne doğru karayolundan ilerlerken çok sayıda koy, yol boyunca sizi takip ediyor. Sakin ve bozulmamış koyları arasında Akvaryum, Andrea Doria, Mendikli, Gökliman sadece birkaçı. Yine bu güzergahtaki, Asya'nın en büyük kapalı su mağaraları arasındaki Sulu İn Mağarası da, ilçeye büyük bir zenginlik katıyor. İlçenin başka bir hazinesi de antik kenti. Narenciye bahçelerine giderken Limyra antik kentinin içinden geçiyorsunuz. Karşınızda yüce dağlar, ortasında portakal bahçeleri ve hemen yanında antik bir kent. Çok sık rastlanılacak bir durum değil. Finike, uzun yıllar Likya'nın başkenti olan Limyra'nın tarım ürünleri ihraç ettiği bir liman görevi yapmış. Bu özelliğiyle Fenikelilerin en önemli ticaret merkezlerinden biri olmuş. Antik kentte, yol, tiyatro kalıntıları günümüze kadar ulaşmış.
KARTPOSTAL GİBİ
Finike'ye, kesinlikle tepeden bakmalısınız. Karşınızda, dağ, deniz ve marina... Muhteşem bir manzara... Bunun için, Karşıyaka Mahallesi'ne çıkmanız yeterli olacaktır. Tüm Finike, ayağınızın altında.