Geçen yıl Türkiye-Polonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 600'üncü yılını kutladık. Tarihler boyunca iki ülke arasındaki dostluk hep var olmuş. Osmanlı İmparatorluğu, 18'inci yüzyılda bağımsızlığını yitiren Polonyalılar'a yardım elini uzatan nadir ülkelerden biri oldu. Polonya ise, Türkiye Cumhuriyeti'ni ilk tanıyan Avrupa devletiydi. Tarih boyunca dostumuz olan Polonya, 16 idari bölgeye bölünmüş. Ülkenin başkenti ve en büyük şehri Varşova ise görülmeye değer güzellikte büyüleyici bir şehir... İkinci Dünya Savaşı sonrasında neredeyse tamamı harap olduğu halde, küllerinden yeniden doğan Varşova, Feniks şehri olarak da biliniyor. 1991'den beri İstanbul'un kardeş şehri olan Varşova, eski ve yeni şehir olarak iki bölgeye ayrılır. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne de giren eski şehir, kültürel ve görsel anlamda şehrin en etkileyici bölgesi. Aynı zamanda eğlence hayatı açısından da en zengin yeri. Foksal, restoran, kafe ve barların olduğu buranın en eğlenceli sokağı. Socjal ve 1845 de bu sokağın en güzel ve en popüler mekanları. Polonyalılar eğlenceye düşkün insanlar. Her yanda kahkaha sesleri içinde çeşitli kutlamalar var, özellikle de bekarlığa veda kutlamaları... İnsanlar gerçekten eğlenmeyi biliyorlar. Burada sokak çalgıcıları harika... Sokakta neredeyse mükemmel bir caz konseri dinleyebilirsiniz. Tarihi binaları ve Varşova'nın eski şehrini görmek için, eski ve yeni şehri birbirine bağlayan 4 km uzunluğundaki Kraliyet Yolu olarak bilinen ana caddede, The Royal Castle'dan yürümeye başlayabilirsiniz. Krakowskie Prezedmiescie, Nowy Swiat ve Ujazdowskie gibi birbirini takip eden ana caddeler eski şehrin tam ortasından geçiyor. Bütün kaleler, heykeller, restoranlar da sağlı sollu bu yolun iki yanına serpilmiş durumda. Hediyelik eşya satan mağazalardan da el işi hatıralıklar bulmanız mümkün. Tüm mağazalardan ya da otelinizden isteyebileceğiniz bir Varşova haritasını elinize alıp, hepsini görebilirsiniz.
CHOPIN'İN YURDU
Varşova en az üç-dört gün geçirerek doya doya keşfedilmesi gereken çok güzel bir şehir. Kültür ve sanat adına da çok zenginlikler sunan bu şehirde, eğlence hayatı da çok renkli. Nobel ödüllü pek çok sanatçıyı yetiştirmiş olan Polonya'nın en ünlü sanatçısı 19'uncu yüzyılda yaşamış olan Fredric Chopin. Chopin ile ilgili olan her şey ise Polonyalılar için gurur kaynağı. Havaalanından (Fryderyk Chopin Havaalanı) tutun da pek çok yerin isminde ve hatta Krakowskie Przedmiescie'de her adımda karşınıza çıkıyor Chopin! 20 yaşında Varşova'dan ayrıldıktan sonra, geri kalan hayatını Paris'te geçiren ve 39 yaşında çok genç yaşama veda eden Chopin'in kalbi, vasiyeti ile kız kardeşi tarafından Paris'ten getirilmiş ve şu anda Kutsal Haç Kilisesi'nde. Kimi bilgilere göre İkinci Dünya Savaşı'nda her yer gibi kilise de bombalarla yerle bir olunca kalbinin de toprağa karıştığı söylense de, kimine göre kilisedeki sütunun altında gömülü. Bu sütunun üstünde ise şöyle yazıyor: "Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır!" Ve yüreğiniz neredeyse, siz de orada olacaksınız!
NE YENİR?
Alman ve Yahudi yemek kültüründen etkilenen Polonya'da lahana, patates ve tavuk üzerine kurulu bir mutfak kültürü var.
Rosol - Tavuk suyundan yapılan, kereviz, patates ve havuç karışımı bir çorba.
Barszcz - Pancar çorbası.
Pierogi - Mantıya benzer bir tadı bulunan Polonya'nın en ünlü yemeklerinden biridir.
Zapiekanka - Ekmek üzerine mantar ve eritme peynirle yapılıyor.
GÖRÜLECEK YERLER
Eski Şehir - Stare Miasto
Kale Meydanı - Plac Zamkowy
Varşova'nın Yükseliş Anıtı - Pomnik Powstania Warszawkiego
Anne Kilisesi
Kutsal Haç Kilisesi - Kosiciol Swietego Krzyza
Martin Kilisesi
Mary Magdalene Kilisesi
Lazienki Park
Bilim ve Kültür Sarayı - Palac Kultury i Nauki
Balvedere Sarayı
Deniz kızı heykeli - Syrenka
Büyük Tiyatro
Yahudi Mahallesi
Chopin Müzesi