Popüler bilim-kurgu ve cyberpunk tarzında rol yapma oyunu serisinin devamı sonunda geldi. Eğer bir önceki oyun olan Human Revolution'ı sevdiyseniz bunu hayli hayli seveceksiniz, nitekim onda ne varsa alıp geliştirmişler ve harika bir Deus Ex oyunu daha çıkmış karşımıza.
Yazı için Kaan Bilge'ye teşekkür ederiz!
Seri hakkında bilgi vererek başlamak istiyorum. Deus Ex, Latince bir kelime olup, "Yunan tiyatrosunda olaylar çıkmaza girmişken aniden tanrı tarafından gönderilen veya doğrudan tanrının kendisi olan kişinin müdahalesiyle hikayenin sonuca bağlanmasına verilen isim" idi. Hatta bu karakter bir vinç yardımıyla sahneye indirilir, o vince de Deus Ex Machina denirdi. İşte Deus Ex oyunlarında da rolümüz tam olarak bu, her şeyin lehimize olduğu ve kötülerin kazanmakta olduğu bir dünyada olayların akışını değiştiren tek kişi olmamız. Çünkü yanlış yerdeki doğru adam, bütün farkı yaratabilir...
Deus Ex oyunları kasvetli bir gelecekte geçmektedir.
Şirketler hükümetlerden daha güçlü, tüm ipleri ellerine almışlardır ve kendi çıkarları doğrultusunda olaylara müdahale etmekte, dünyayı manipüle etmektedirler. 2000 yılında çıkan ilk Deus Ex, oynanış tarzıyla ve hikayesiyle zamanının ötesinde bir oyundu. Ardından Deus Ex: Invisible War geldi, ancak zamanının konsollarının da sınırlaması yüzünden derinliği olmayan, düz bir aksiyon oyunu olmaktan ileriye gidemedi. Yıllar sonra 2011'de Human Revolution gelerek seriyi canlandırdı ve ilk oyunun tarzını yansıtmasıyla çok başarılı oldu.
Bu oyun, serinin ilk oyunundan çok öncesini anlattığından dolayı hikayeye ilk oyundan değil de Human Revolution'dan giriş yapmak istiyorum.
Yıl 2027. Yapay uzuvlardaki teknolojik ilerleme inanılmaz bir seviyeye gelmiş. Kollarını, bacaklarını kaybeden insanlar eskisinden daha sağlam, daha güçlü uzuvlara kavuşabiliyorlar. Hatta sapasağlam insanlar uzuvlarını yapay olanlarla bile değiştirebiliyorlar. Ama herkes memnun değil. Bu teknolojik gelişme bize insanlığımızı sorgulatıyor: "İnsan nedir? Nereye kadar insan olarak kalabiliriz? Bir kolumuzu yapay bir uzuv ile değiştirdiğimizde hala insan mıyızdır? Peki ya bütün uzuvlarımızı? Bunun sınırı nedir, nereden sonra insanlığımızı kaybederiz?"
İnsanların büyük çoğunluğu bu teknolojiye karşı, bilimadamlarını "tanrıcılık oynamak"la suçluyorlar ve pürist bir akıma kapılarak bu uzuvları edinenleri aşağılıyorlar.
Bu teknolojide öncü firma olan Sarif Industries ise paraya para demiyor. Eski bir SWAT olan son derece karizmatik karakterimiz Adam Jensen, Sarif Industries'e güvenlik şefi olarak katılsa da o da bu yapay uzuvların gelişiminden çok da memnun değil. Özellikle savunma bakanlığının veya özel güvenlik şirketlerinin gelip de silah amaçlı isteklerde bulunması kendisini oldukça rahatsız ediyor. İnsanlığın iyiye gitmediğini düşünüyor. Nitekim bu teknolojiye karşı oluşunu radikalleştirmiş örgütler de var. Sarif Industries'e bir terörist saldırı düzenleniyor, bir çok bilimadamı öldürülüyor, Adam Jensen'ın sevgilisi de dahil. Adam ise onlara engel olmaya çalışırken çok ağır yaralanıyor, ölümün eşiğine geliyor. Ama patronu David Sarif onu ölüme terk etmiyor. Elindeki en son teknolojiyi kullanarak Adam'ı yeniden yaratıyor ve onu mükemmel donanımlı bir cyborg'a dönüştürüyor. Adam, her ne kadar bu durumdan memnun olmasa ve bazen ölmeyi yeğlemiş olsa da elindeki yeni imkanları kullanarak bu saldırının iç yüzünü ortaya çıkarmak için harekete geçiyor.
Deus Ex'i kendisi yapan özelliği size çok çeşitli çözüm yolları ve geniş bir oynanış tarzı sunması.
İsterseniz gizlenerek ilerleyebilir, düşmanlarınızı sessizce avlayabilirsiniz, isterseniz kimseye görünmeden ilerleyebilir, veya elinizde ne varsa kullanarak katliam yaratabilirsiniz. Hatta birçok durumun içinden diyaloglar aracılığıyla karşınızdakini ikna ederek bile çıkabilirsiniz. Oyunu kimseyi öldürmeden bitirmek bile mümkün! Yuvarlak bir örnek vermek gerekirse, karşınıza bir kapı çıktı varsayalım, ve geçmeniz gerekiyor. Deus Ex size çok fazla seçenek sunuyor. İsterseniz kapının kontrol panelini hackleyerek açabilirsiniz veya o kapıyla ilgili kişiyi ikna ederek kapıyı açtırabilirsiniz. Veya o kişiyi vurabilir, şifreyi cebindeki notlardan bulabilirsiniz. Veya şifreyi bir çekmecede de bulabilirsiniz. Hiçbiri olmadı diyelim, kapıyı direk patlatıp geçebilirsiniz! "Yok, ben bu kapıyla uğraşmak istemiyorum" mu diyorsunuz? O zaman etrafa bir göz atın, illa bir havalandırma deliği bulup sürünerek diğer tarafa geçebilirsiniz. Oyunun size sunduğu önü açık oynanışı ve büyük haritalarını bu şekilde özetleyebilirim. Deus Ex'de amacınıza ulaşmanın her zaman alternatif yolu vardır.
Hikayeye devam edelim.
Mankind Divided, doğrudan devam oyunu olduğundan Human Revolution'ı da oynamanızı öneririm. Hatta sadece bu sebeple değil, o da çok başarılı bir oyun olduğu için öneririm. Oynamasanız dahi Mankind Divided bir güzellik yapıyor ve 12 dakikalık bir videoda Human Revolution'ın hikayesini özetliyor. Ben yine de size Human Revolution'ın sonunu anlatıyorum ki Mankind Divided'a giriş yapalım. Spoiler içermekte, oynamayı tercih ediyorsanız sonraki paragrafa geçebilirsiniz. Zamanında yapay protezlerin öncüsü olan Hugh Darrow, bu teknolojinin insanlığın sonunu getireceği düşüncesine kapılmış ve çok tehlikeli bir plan yapmıştır. Oyunun sonunda planını gerçekleştirir ve dünya çapında ne kadar yapay uzva sahip insan varsa uzuvları kontrolden çıkar, çıldırırlar ve birer zombi gibi önlerine gelene saldırırlar. Tam bir kaos olmuş, çok sayıda insan ölmüştür. Adam Jensen bu sinyali keserek katliamı durdurmuştur ve dünyayı kurtardığını zannetmiştir. Ama Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Mankind Divided, Human Revolution'dan 2 sene sonra, 2029'da geçiyor.
Oyunun isminden de anlaşılacağı üzere insanlık bölünmüş durumda. Artık iki çeşit insan var: Yapay ve doğal olanlar. Doğal insanlar yapay uzuvlu insanlardan korkmakta, nefret etmekte ve onları dışlamaktalar. 2 sene önce yaşananları hafızalardan silmek mümkün değil. Yapay uzva sahip insanlar toplu halde gettolara götürülmekte, oralarda sefil bir hayat sürmekte ve ağır polis baskısına maruz kalmaktalar. Bu duruma tepki olarak da bir çok terör saldırısı olmakta, bazı yapay uzuvlara sahip insanlar katliamlar yapmakta, korku salmaktalar. Adam Jensen ise, Task Force 29 adlı anti-terörist time katılmış ve ekibindeki tek yapay uzuvlara sahip üye olarak uyum sağlamaya çalışıyor. Artık ne olduğunu kabullenmiş, önüne bakmakta. Prag'a vardığında istasyonda bir terör saldırısı olur ve patlamada çok sayıda insan ölür. ARC (Augmented Rights Coalition) adlı, yapay uzuvlu insanların haklarını savunmak amaçlı kurulmuş örgüt her ne kadar şüpheliler listesinde başı çekse de bir şeylerin ters gittiği aşikar. Bu saldırıların temelini ve sorumlusunu araştırmakla görevlendirilen Adam Jensen, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğreniyor ve cevaplar aramak üzere harekete geçiyor. Bu cevapları bulmayı da oyuncuya bırakalım.
Oynanış:
Daha önce de söz ettiğim üzere oyun size bir çok oynanış seçeneği sunuyor, yelpaze geniş. Silahlar bol, ayrıca her silahın da elektromanyetik, zırh delici gibi farklı cephane çeşitleri mevcut. Tecrübe puanları kazandıkça Augmentation'larınızı açma hakkı kazanıyorsunuz. Augmentation'lar, diğer oyunlardaki yetenekler gibi. Bir bakıma uzuvlarınızın ek özelliklerini kullanıma açıyorsunuz. Bunlara bazı örnekler vermek gerekirse; sosyal kabiliyetinizi geliştiren Augmentation, doyaloglarda karşınızdaki kişinin salgıladığı hormonları/kalp atış seviyesini ölçerek karakteristik özelliklerini belirliyor ve hangi cevapları verirseniz başarılı olabileceğinizi aktarıyor. Hack yeteneğinizi geliştirip elektronik cihazları hackleyebilirsiniz. Gözlerinizi geliştirerek düşmanların izini kolayca sürebilir, duvarların arkasını bile görebilirsiniz. Kollarınızı geliştirerek silahları daha etkin kullanabilir, ağır cisimleri kaldırabilir, hatta zayıf duvarları yumruklayıp kırabilirsiniz. Kollarınızdan küçük patlayıcılar bile fırlatabilirsiniz! Bacaklarınızı geliştirerek ise çok daha yükseğe zıplayabilir veya sessizce koşabilirsiniz. Hatta derinizi geliştirebilir, ister görünmez olabilir, isterseniz kendinizi kurşun geçirmez bir katman ile kaplayabilirsiniz... Bütün bu Augmentation'ların yanında silahlarınızı da modifiye edebilir, lazer, dürbün, susturucu gibi parçalar takabilirsiniz. Anlayacağınız; isterseniz bir Terminator gibi, isterseniz de bir gizli ajan gibi oynayabilirsiniz, size kalmış. Ne olarak oynamayı seçerseniz seçin, insan olarak kalacak mısınız İnce çizgiyi siz de merak edeceksiniz. Deus Ex sadece bir oyun değil, verdiği mesajlarla ve görselliğiyle aynı zamanda bir sanat eseri.
Seçimler:
Oyun boyunca karşınıza bazen zor seçimler çıkacak ve yapacağınız seçimler hikayenin akışını veya ilerideki bir aşamasını etkileyecek. Bu seçimlerden doğru veya yanlış olanı yok - hepsinin kendine özgü sonuçları var. Kısacası oyunu birden fazla kere bitirip zevk almanız mümkün. Hem farklı oynayış tarzı, hem de farklı hikaye seçimleri ile oynadığınızda başka bir oyun oynuyormuşsunuz gibi fark ediyor.
Görevler ve harita:
Oyunun ana hikayesi kısa. Günümüz oyunlarıyla kıyaslanınca 10 saat yine uzun sayılır aslında, ama buna yan görevler ve haritayı keşfetmek de eklendiğinde 30 saate kadar çıkabilecek bir oynanış süresi sunuluyor. Yan görevler oldukça yaratıcı ve zevkli. Harita bir Prag mahallesi ve gez gez bitmiyor. Keşfedilecek, kurcalanacak çok fazla yer var. Her ne kadar haritayı büyük bulsam da şikayetlerimden biri bunun oyundaki tek harita olması oldu. Her Deus Ex oyununda Dünya'yı dolaşırız, farklı şehirlere gideriz. Her şehrin de gezilecek koca bir haritası olur. Bu oyunda her ne kadar büyük yapılmış olsa da tek harita beni tatmin etmedi. Görevler boyunca başka şehirlere de gidiyoruz ama o şehirlerin kendi açık haritası olmuyor. Yalnızca o göreve özel haritası oluyor. Yine de Prag haritasının gayet çeşitli ve eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. Yeraltında da keşfedilecek çok yer olduğundan harita göründüğünden daha geniş. Hikaye boyunca 3 kez Prag'dan ayrılıp geri dönüyorsunuz ve her seferinde farklı bir durumda buluyorsunuz, bu da oynanışı çeşitlendiriyor. Yine de keşke birden fazla harita olsaydı...
Görsellik:
Oyunun grafikleri çok başarılı, gerçekten. Karakter tasarımları da gayet iyi ama benim asıl hoşuma giden çevre tasarımları oldu. Prag'ın sokaklarında yürümek görsel şölen. Zemindeki taşlar bile üç boyutlu şekilde çıkıntılı, hele bir de yağmur yağdı mı tadından yenmiyor. Renkler mükemmel, tam kıvamında. Human Revolution'ın altın rengi bir renk paleti vardı, her ne kadar güzel bir sanat tarzı olsa da her oyuncu memnun kalmamıştı. Belki açıp kapatma seçeneği sunulsa fena olmazdı. Mankind Divided'ın renkleri çok doğal ve gerçekçi. Işıklandırmalar çok başarılı, görsel olarak en ufak bir eleştirim bile yok. Sokaklarda yürürken polisler tarafından çevrileceksiniz, itilip kakılan insanlara rastlayacaksınız. Ortam pek sevimli değil, ama bunu değiştirmek Adam Jensen'ın elinde.
Performans:
Oyun ağır. Yüksek ayarlarda oynamak için güçlü bir PC istiyor. Kötü optimizasyon diyemem, çünkü dediğim gibi görseller çok başarılı. Ama iyi optimizasyon var da diyemem, kendinden beklenecek kadar iyi çalışıyor oyun. Siz yine de ne yapın edin Ultra'da oynamak için ısrar etmeyin, MSAA gibi ayarlar bilgisayarınızı zorlayacaktır. Zaten Ultra ile High arasında gözle görülür bir fark yok. Şu dönem birçok oyun kötü optimizasyondan muzdaripken Deus Ex yine idare eder seviyede.
Özetlemek gerekirse oyun çok başarılı.
Human Revolution'ın yaptığı gibi Deus Ex adını gururla taşıyacak bir devam oyunu. Haritada dışında bir eleştirim daha olacak, o da hikayesi. Hikaye çok zayıf hissettirdi, çünkü yaşanan olay Human Revolution'daki ya da ilk oyundaki kadar büyük değildi. Kalıcı bir çözüme ya da sonuca da bağlanmadı. Sanki daha büyük bir Deus Ex oyununa zemin hazırlamışlar gibi hissettirdi. Serinin ilk oyununu oynayanlar bu oyunu çok beğenecekler, nitekim oynanış olarak orijinale kayma var, çok da fazla gönderme var ve çok fazla soru cevaplanıyor, ama bir o kadar da yeni soru türüyor.
Deus Ex'de sorular bitmez, sırların, komploların, gizli planların hikayesini anlatan bir oyun Deus Ex ve Adam Jensen aradığı cevapları bulana kadar da durmayacak.
+ Son derece havalı ana karakter, başarılı grafikler, çok detaylı hazırlanmış harita, sorunlara birden fazla çözüm üretebilme
- Diyaloglarda ağız hareketleri hiç gerçekçi değil, diğer Deus Ex oyunlarından farklı olarak tek bir haritada geçiyor, güçlü sistem istiyor, yine önceki oyunlara kıyasla silah çeşidi de daha az