Spordaki en büyük proje sorulursa birçok kişi büyük ihtimalle Rafael Nadal cevabını verecektir. Öyle ya amcası Tony Nadal'ın adeta rakipleri için sorun teşkil edecek ne kadar çok özellik varsa Matrix filmindeki Morpheus gibi yeğenine yüklemişti. Öyle ki normal hayatında sağ elini kullanan Rafael'e zorla sol elini kullandıran amca Nadal'ın bu öngörüsünün yıllar içinde ne kadar doğru olduğu ortaya çıkacaktı. Ancak yukarıdaki sorunun cevabı Williams kardeşler efsanesini ortaya çıkartan Richard Williams. Venüs ile Serena'nın ilk hocalığı yapan ve onları bu oyunun zirvesinde tutacak olan karakteri oluşturan baba Williams bile projesinin bu denli inanılmaz sonuçlar vereceğini tahmin edemezdi herhalde: Şimdilik toplamda teklerde 28, çift kadınlarda 13 Grand Slam şampiyonluğu...
Tabii ki özellikle son yıllarda ikinci baharını değil adeta ilk baharını yaşayan Serena Wililams'ın başardığı inanılmaz işler herkesin dilinde ancak Venüs'ün son dönemdeki hikayesi spor tutkusu açısıdan daha ilgi çekici bir hikaye. Serena'dan 16 ay daha büyük olan Venüs eğer abla değil kardeş Williams olsaydı acaba ikisinin kariyerleri değişir miydi? Kim bilebilir. 1997'de Hingis'e karşı kaybedilen Wimbledon'daki ilk Grand Slam finaliyle spot ışıklarının üstüne çevrildiği Venüs fiziği iyice olgunlaştıktan sonra büyük fark oluşturduğu 2000'li yılların başında kortlarda fırtına gibi esmeye başladı.
Henüz 12 yaşındayken dünyaca ünlü Transworld Sport programı Federer, Nadal, Sharapova'da olduğu gibi müthiş bir öngürüyle 1992'deki bölümünde Williams kardeşleri ve babaları Florida'daki akademide ziyaret etmişti. Burada en büyük hayalleri sorulan kardeşlerden Serena süper star olmak cevabını verirken, Venüs'ün cevabı Wimbledon şampiyonluğuydu. İki kardeş de hayallerine kavuşacaktı. 1997'de finalist olmakla yetinen Venüs 2000 yılında Wimbledon Merkez Kort'unda Lindsay Davenport'u yenerek rüyasını gerçeğe çeviriyordu. Artık onun yılları başlamıştı, aynı yıl Amerika Açık'ta da Davenport'a geçit vermeyerek mutlu sona ulaşan Venüs 2001'de de Londra'da Justine Henin, New York'ta kardeşlerin arasındaki ilk Grand Slam finalinde de Serena'yı yenerek unvanlarını korumuştu.
Ancak kardeşini yenerken şampiyonluk sevincini yaşamak yerine abla içgüdüsüyle kardeşini teskin etmeye çalıştığı görüntü kariyerinin dönüm noktalarından biri olacaktı. Yenilgilerden sonra gözyaşlarını tutamayan, çok fazla duygularını ortaya çıkaran ve ablasına göre çok daha fazla hırslı olan Serena bu büyük rekabette öne çıkan taraf olacaktı. 2002 ile 2003'te kortlarda Williams isminden başkasına yer yoktu adeta. Bu iki yılda oynadıkları tam 5 Grand Slam finalinde mutlu sona ulaşan Williams'ın ismi aynıydı: Serena. Bugünlerde Stefi Graff'ın 22 Grand Slam'lik rekoruna bir adımı kalan Serena'nın bunun temellerini ablası önünde kazandığı zaferlerle kazanacaktı.
2005'te Davenport, 2007'de Bartoli, 2008'de nihayet kardeşini yenerek çocukluk hayali olan Wimbledon'daki şampiyonluk sayısını 5'e Grand Slam zaferini sayısını 7'ye çıkartan Venüs şu ana kadarki son Grand Slam finalini de yine Serena'ya kadar oynayacak ancak bu sefer kaybedecekti. 2011 Ağustos'undan 2012 Mart'ına kadar bağışıklık sistemini etkileyen Sjögren Sendromu hastalığı ile uğraşan Venüs Williams, 2011'i WTA listesinin 103. sırasında tamamladı. Artık şaşaalı dönemlerinin gerisinde kalan, çok ağır bir hastalık geçiren ve ilk 100'ün dışında kalan bir efsanenin pes etmesi hiç de sürpriz olmazdı. Ancak ilerlemiş yaşına rağmen bu spora olan tutkusundan ötürü o vazgeçmedi.
2014'te Dubai'de finalde Fransız Alize Cornet'yi yenen Venüs bir kez daha önemli bir turnuvada şampiyonluk kupasını havaya kaldırıyordu. Bu belki de 7 Grand Slam zaferinden bile daha değerliydi. Bu yıl Avustralya Açık'ta çeyrek final oynayan Venüs, Wimbledon'da da ilk 3 maçını set vermeden kazandıktan sonra 4. turda tanıdık bir isme takıldı: Serena Williams. İnanılmaz bir geri dönüşle yeniden ilk 10'a girmek isteyen 35 yaşındaki efsane tenisçi bu hedefine ulaşma yolunda 2005'te şampiyon olduğu TEB BNP Paribas İstanbul Cup'ta yeniden sahne alacak. Grand Slam'lerde kapıştığı Davenport, Henin, Hingis (yeniden çiftlerde kortalar geri döndü) Bartoli çoktan bu büyük rekabetten çekildiler. Venüs'ün 2005'te İstanbul'da devirdiği Çek rakibi Nicole Vaidisova da 2010'da 21 yaşında süpriz bir kararla tenise veda etmişti. Zirvedeyken yaşının ilerlese de spora devam etmek önemlidir ama ya dibi görüp, hastalık ve sakatlıklarda da uğraştıktan sonra yeniden ayağa kalkma cesareti göstermek işte bu daha da fazla saygı duyulacak bir olay. İstanbul'da efsane ismi yeniden ve belki de son kez alkışlama fırsatımız var. Herkese örnek olacak bu büyük cesaretinden dolayı daha da fazla saygı duyarak..