Şems-İ Kays kimdir? Şems-İ Kays biyografisi...

Hayatına dair bilgiler kendi eserinde kaydettikleriyle sınırlıdır

Buna göre Reyli olup ömrünün büyük bir kısmını Horasan, Mâverâünnehir ve Hârizm'de geçirdi. 601 (1205) yılından itibaren Buhara'da uzun müddet kaldıktan sonra 614'te (1217) Merv'de bulundu. Bu sırada Hârizmşah Alâeddin Muhammed b. Tekiş, Irak bölgesini fethetmek ve Halife Nâsır-Lidînillâh'ın hâkimiyetine son vermek amacıyla Hârizm'den ayrılınca, Moğollar'ın Batı vilâyetlerini ele geçirmek üzere harekete geçtikleri haberini alan Hârizm ve Horasan'daki diğer ileri gelenler gibi Şems-i Kays da sultanla birlikte Irak'a gitti. Yedi sekiz yıl boyunca Irak'ın değişik şehirlerinde kalan Şems-i Kays çok defa can güvenliği sebebiyle bir şehirden başka bir şehre geçti, Moğollar'ın katliam ve yağmalarına tanık oldu. Bu esnada kendisi de birkaç defa Rey'de Moğol askerlerine esir düştü. Şems-i Kays, 617'de (1220) Moğol askerlerinin takibinden kaçıp çeşitli bölgeleri dolaşan Sultan Alâeddin Muhammed'le beraberdi. Sultanın ordusunun Ferrezîn Kalesi yakınında Moğollar karşısında yenilgiye uğradığı savaşta da bulundu. Bu sırada yazmakta olduğu el-Muʿcem'in müsveddeleriyle yanında taşıdığı kıymetli kitapları kayboldu. Hârizmşahlar'ın dağılmasının ardından 623 (1226) yılı civarında Irak'tan ayrılıp Şîraz'da Sa'dî-yi Şîrâzî'nin de hâmisi olan Fars bölgesi Salgurlu atabeglerinden Sa'd b. Zengî'nin hizmetine girdi ve kısa zamanda onun seçkin nedimleri arasında yer aldı. Atabeg Sa'd b. Zengî'nin ölümünden (623/1226) sonra yerine geçen oğlu Ebû Bekir'in yanında mevkiini koruyarak sakin bir hayat yaşadı. Şems-i Kays'ın el-Muʿcem'in mukaddimesinde Ebû Bekir b. Sa'd'ın saltanatına dair naklettiği en son olay 633 (1236) yılında hükümdarın Bahreyn, Uman, Kiş ve Kalhat ile Basra'dan Hint kıyılarına kadar Halîc-i Fars ada ve limanlarını fethidir. Bunun dışında onunla ilgili bir bilgiye rastlanmamakta ve bu olaydan sonra ne kadar yaşadığı bilinmemektedir.

Şems-i Kays'ın en önemli eseri el-Muʿcem fî meʿâyîri eşʿâri'l-ʿAcem'dir. Eserin mukaddimesinde belirtildiğine göre 614 (1217) yılında Horasan ve Hârizm ülkeleri huzur içinde iken Merv'de bir dostu kendisinden Arap ve Acem (Fars) şiirlerinin ölçülerine vâkıf olmak, şiirlerin iyisini kötüsünden ayırabilmek için bir eser yazmasını istemiş, bunun üzerine eserini yazmaya başlamış, ancak 617'de (1220) müsveddelerinin yok olması yüzünden eserin tamamlanması gecikmiştir. Bir müddet sonra eserin bazı bölümleri Ferrezîn Kalesi civarında oturan köylüler tarafından bulunup kendisine verilmiştir. Irak'tan Fars'a giden Şems-i Kays, Atabeg Sa'd b. Zengî ve oğlu Ebû Bekir b. Sa'd'ın himayesinde 630 (1233) yılı civarında eserini tamamlamıştır. Kitabın Arapça kaleme alınması, sadece aruz ve kafiyeye tahsis edilmesi, Farsça'yla ilgili olanların şevâhidinin Farsça zikredilmesi Fars bölgesindeki ediplerin itirazına yol açmıştır. Onlara göre iki dile ait aruz ve kafiye konularının bir kitapta yer alması ve Arapça bir eserde Farsça şiirlerin örnek gösterilmesi geleneğe uymadığı gibi eserden beklenen faydayı da sağlamaz. Bu sebeple Şems-i Kays'tan Farsça'ya ait kurallarla Derî Farsçası ile yazılmış şiirleri seçmesi istenmiş, o da bunu kabul ederek kitabı ikiye ayırmıştır. Şems-i Kays, Fars diliyle alâkalı kısmı Farsça müstakil bir kitap halinde tertip ederek buna el-Muʿcem fî meʿâyîri eşʿâri'l-ʿAcem adını vermiştir. Aruz, kafiye, bedî' ilmi ve şiir tenkidine dair en önemli eserlerden biri olan el-Muʿcem iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm aruz ilmine, ikinci bölüm kafiye ve şiire ayrılmıştır. IX. yüzyılın sonlarından itibaren bazı edip ve yazarların Şems-i Kays'tan ve onun el-Muʿcem ile Ḥadâʾiḳu'l-Muʿcem'inde bahsettiği eserlerden alıntılar yaptığı görülmektedir. Eser ilk defa Edward Browne'un İngilizce girişiyle birlikte Mirza Muhammed Han Kazvînî (London 1909), daha sonra altı yazma nüshası karşılaştırılarak Kazvînî'nin mukaddimesiyle birlikte Müderris-i Razavî (Tahran 1314, 1335, 1338, 1360 hş.) tarafından neşredilmiştir. Sîrûs Şemîsâ da eseri yayımlamıştır (Tahran 1373 hş.).

Abdülkahhâr b. İshak, el-Muʿcem'i, Mîzânü'l-evzân ve lisânü'l-ḳalem der Şerḥ-i Elfâẓ-ı ʿAcem adıyla ihtisar etmiş (nşr. M. Hasan Edîb-i Herevî-i Horâsânî, Tahran 1337 hş.), Atâullah Mahmûd el-Hüseynî Bedâyiʿu'ṣ-ṣanâyiʿ adlı eserinde el-Muʿcem'den faydalanmıştır. Tehânevî, Keşşâfü Isṭılâḥâti'l-fünûn ve'l-ʿulûm'unda aruz ve kafiyeyle ilgili terimleri Şems-i Kays'ın Ḥadâʾiḳu'l-Muʿcem adlı eserinden almıştır. Nûreddin b. Ahmed b. Abdülcelîl-i Ziyâretgâhî'nin Risâle-i Kāfiye'si el-Muʿcem'in ikinci bölümünün özeti niteliğindedir. Şems-i Fahrî Miʿyâr-ı Cemâlî ve Muhammed b. Sa'd Tebṣıratü'ş-şuʿarâʾ adlı eserinde kitabın ismini zikretmeden Şems-i Kays'tan alıntılar yapmıştır. Bunların dışında Gıyâseddin b. Cemâleddin (Ġıyâs̱ü'l-luġat) ve Cemâleddîn-i İncû da (Ferheng-i Cihângîrî) Şems-i Kays'ın eserlerinden nakillerde bulunmuştur.

Şems-i Kays'a nisbet edilen Kitâbü'l-Kâfî fi'l-ʿarûżeyn ve'l-ḳavâfî muhtemelen el-Muʿcem'in iki ayrı kitaba ayrılmadan önceki adıdır. Bazı kaynaklarda nakiller yapılan Ḥadâʾiḳu'l-Muʿcem ise el-Muʿcem'in özeti olmalıdır. William E. Smyth, Şems'in eseriyle Sekkâkî'nin Miftâḥu'l-ʿulûm'unu doktora tezinde karşılaştırmalı olarak incelemiştir (Persian and Arabic Theories of Literature: A Comparative Study of Al-Sakkākī's-Miftāḥ al-ʿUlum and Shams-i Qays al-Muʿjam, New York University, 1986). Nâsırüddin Şah Hüseynî, Münteḫabü'l-Muʿcem fî meʿâyîri eşʿâri'l-ʿAcem'inde (Tahran 1348, 1354 hş.) eserden seçmeler yapmış, Muhammed Feşârikî de eseri özetleyerek ʿArûż ve Ḳāfiye ber-girifte ez Kitâbi'l-Muʿcem adıyla yayımlamıştır (Tahran 1373 hş.).

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA