İşitme kaybı ile doğan bebekler, 2 yaşına kadar kulaklarına duyma implantı takılmazsa sağır ve dilsiz olarak yaşamlarını sürdürmeye mahkum olurlar. Hamidiye Şişli ETFAL Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Kulak-Burun-Boğaz (KBB) Uzmanı ve Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Derneği Başkanı Prof. Dr. Özgür Yiğit, şimdiye kadar yüzlerce çocuğun duymasını ve konuşmasını sağladı. Çocuklar ise onu 'kulağımıza fısıldayan doktor' olarak tanımlıyor.
ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLI
Prof. Dr. Yiğit uyguladıkları tedavi sürecini şöyle anlatıyor: "Bakanlık, yeni doğan bebeklerde işitme taraması yapılmasını şart koşuyor. Erken tanı hayat kurtarıyor. Hedef, yaşamın ilk üç ayında tanı koymak, 6 ay içinde cihazlandırmak ve uygun vakalarda 1 yaşında koklear implant uygulamaktır. Cihazlandırılmış tüm vakalar işitsel- sözel eğitim içeren bir özel eğitim programına başlatılmalıdırlar. Henüz 1 aylıkken bile çocuğa işitme engelli tanısı konulabiliyor. Tedavi süreci başlıyor. 6 aylıkken dış kulağa işitme cihazı takılıyor. İşitme dersleri başlatılıyor. Bir yaşına geldiğinde artık çocuk implant takılması için hazır hale geliyor. Ameliyata, cerrah, odiyolog giriyor. Cihaz, iç kulağa takılıyor. Bu, dışarıdan gelen sesi elektrik enerjisine çevirip, iç kulaktan işitme sinirine ulaştırıyor. Diğer parça ise kulak arkasına yapıştırılıyor. İlk 6 ay cihazın ses frekansları takip ediliyor."
DEVLETTEN ÜCRETSİZ EĞİTİM
Ameliyatın ardından işitme eğitiminin başladığını belirten Prof. Dr. Yiğit, "Eğitim sürekli takip ediliyor. Devlet bu çocukları işitme engelli özel eğitim merkezlerine gönderiyor. Ücretini de devlet ödüyor. Sonraki süreçte işitmenin başlamasıyla konuşmaları da başlıyor" dedi. "Doğuştan işitme kayıplı çocuğa, ilk 6 ayda işitme cihazı verilmeli ve tedavi süreçleri takip edilmeli" diyen profesör, "Mümkünse bir yaşında da implant takılmalı. Kulağına implant takılmazsa, bu çocuklar hayatını duymadan, konuşmadan geçirmeye mahkum edilmiş olur. Lütfen çocuklarınızı erken tedaviye getirin" çağrısında bulunmayı da ihmal etmiyor.
AİLELERİN İZLEMESİ GEREKEN YOLLAR
PROF. Dr. Yiğit, çocuklarında doğuştan işitme kaybı bulunduğunu öğrenen bir ailenin izlemesi gereken yolu ise şöyle anlatıyor: "İşitme kaybı tanısı herkes için üzücü bir durumdur. Çocuk hastalar söz konusu ise anne ve babanın her ikisiyle de mevcut durumu ve yapılması gerekenleri paylaşıyoruz. Bu noktada aileleri sorumlulukları hakkında bilgilendiriyoruz. İşitme kaybı anlamında dünyada ne uygulanabiliyorsa ülkemizde de bunları uygulayabilecek tıbbi, teknolojik ve ekonomik güce sahibiz. Kulak-burunboğaz hekiminin rehberliğinde hızlıca çocuğumuzun her iki kulağına işitme cihazı takılması ve özel eğitime alınması gerekmektedir. Yüzde 90'ın üzerinde tarama oranımız var. Bunun getirisi; işitme kayıplarında yani doğuştan işitme kayıplarında erken tanı ve erken tedavi imkanı sağlayan bir uygulama olması. Sağır ve dilsizlerin artık toplumumuzda olmayacağı bir dünyaya doğru gidiyoruz aslında."
2050 YILI İÇİN RAKAMLAR ÜRKÜTÜCÜ
KOKLEAR implantla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Özgür Yiğit şunları söyledi: "Türkiye'de her bin canlı doğumdan birinde bebek konjenital işitme kaybı ile doğuyor. İleri yaşta karşılaşılan ve işitme cihazı kullanımı gerektiren işitme kaybı sıklığı ise yüzde 8'i buluyor. Bu oranın 2050 yılında yüzde 20'nin üzerine çıkacağı öngörülüyor. İşitme, kişinin dış dünya ile iletişimini sağlyor. İşitme kaybı çevre seslerinin algılanmasını önler. Erken çocukluk çağında işitme kaybı; konuşma ve iletişim becerilerinin gelişmesini engeller. Yenidoğan işitme taraması ile işitme kayıplı bireylere erken tanı koyup hızlıca tedavi programına almak gerekmektedir. İşitme kaybı türlerine göre tedavi yaklaşımları değişmektedir. Koklear implant cerrahisi, nörosensöriyel tip ileri ve çok ileri dereceli işitme kayıplarında uygulayabildiğimiz bir cerrahidir. Klasik olarak kulağa takılan konvansiyonel tip işitme cihazlarından çok daha iyi işitme kazancı ve frekans çözünürlüğü sağlamaktadır. Konuşma seslerinin iç kulağa daha iyi taşınmasını sağlar. Özellikle küçük çocuklarda dil gelişimi çok önemlidir."
YABANCI HASTALAR ÜLKEMİZİ TERCİH EDİYOR
İŞİTME kaybı ile ilgili problemlerde ilerleyen teknolojik imkanların daha kaliteli cihazlar sağlarken sağlık sistemindeki iyi organizasyon sayesinde de hedef popülasyonun erken tespit edilebildiğine dikkat çeken Prof. Dr.Yiğit "Yeni Doğan İşitme Taraması'nda ülkemiz, dünyada işitme taramasının önemini en erken fark eden ve en erken aksiyon alan ülkeler arasında. Sosyal bir devlet olarak Türkiye bu tür yaygın rahatsızlıkların tanı, tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinde oldukça başarılıdır. Öyle ki dış ülkelerden giderek artan sayıda hasta ülkemizde başarı ile uygulanan tedavilere erişmek için ülkemizi ziyaret etmektedir" dedi.