Halk arasında doğum sancısı ile eşdeğer tutulan böbrek taşı ağrısı hayatı zehir edebiliyor. 'Böbrek taşı', içinde boşluk olan idrar yollarının herhangi bir yerinde oluşabilen taşlara verilen addır. Çoğunlukla mesanede, böbrek içinde oluşuyor. Yapılan araştırmalar, böbrek taşının erkeklerde görülme oranının kadınlardan 3'te 1 oranında daha yüksek olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, kavurucu sıcakların yaşandığı şu günlerde bol su içilmesini tavsiye ediyor. Türkiye'nin böbrek taşı haritasına bakıldığında ise İstanbul'da görülme oranı yüzde 14.8 iken Diyarbakır'da yüzde 40 olarak göze çarpıyor.
Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Akıncı, böbrek taşının sadece bir taş değil ciddi bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, "Oksalat taşı yani kalsiyum okzalat taşları, böbrek taşlarının en yaygın görülen formudur. Oksalat, birçok besinde bulunur. Vücutta yararlı olan besin öğeleri vücut tarafından kullanırken yararsız olanları, idrarla vücuttan uzaklaştırılır. İdrarda yüksek oranda oksalatın bulunması böbrek taşı oluşumuna yol açabilir. Oksalat taşı en çok çocuklarda görülür" dedi.
AZ SIVI TÜKETMEK ETKİLİYOR
Prof. Dr. Akıncı, sistin taşlarının ise kalıtsal bir bozukluk sonucu oluştuğunu belirterek "Sistin taşları en nadir görülen böbrek taşı çeşididir. Bu taşlar, 25 yaşından önce oluşabilir ve sık aralıklarla tekrarlayan bir rahatsızlıktır. Bu nedenle, böbrek fonksiyonlarında zayıflamaya ve böbrek yetmezliğine neden olabilir" dedi. Akıncı, "Bunların dışında ürik asit taşları var. Yüksek protein diyetlerinin uzun süre uygulanması, gut hastalığı, az sıvı tüketimi gibi faktörler ürik asit miktarını artırır ve ürik asit taşlarının oluşmasına sebep olur. Sakatatlar ve kabuklu deniz ürünleri de idrarda yüksek miktarda ürik asitin oluşmasına neden olabilir. Sitrüvit veya enfeksiyon taşları olarak da adlandırılan bu taşlar tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları sonucu oluşur. Kadınlarda daha çok görülür" diye konuştu.
BESLENMENİZİ PLANLAYIN
Prof. Dr. Akıncı böbrek taşı oluşumunu önlemek için, kan ve idrar testi yapılması gerektiğini söyleyip ekliyor: "Çoğunlukla kan ve idrar testleri beslenmede neyin değiştirilmesi gerektiğine dair fikir verdiğinden, yapılacak bu testler sonucunda, risk altında olan kişiler için uygun bir beslenme planı hazırlanabilir."
GÜNDE BİR LİMON YİYİN
Su başta olmak üzere sıvı alımını artırmak önemlidir.
Bol sebze ve meyve tüketimi de oldukça önemlidir. Sebze ve meyveler idrardaki asit miktarını azaltır.
Tuzu ve şekeri azaltmak. Özellikle risk altındaki kişilerin paketli gıdaları daha az tüketmeleri önerilmektedir.
Obezite de böbrek taşı oluşumu için bir risk faktörü olduğundan, kilo vermek böbrek taşlarının azaltılması veya önlenmesi için tavsiye edilir.
Lifli gıdayla beslenmek.
Çok hareketli olmak.
Her gün bir limon tüketmek.
Var olan metabolik hastalıkların da tedavisini sağlamak ve korunmak gerekir.
BÖBREK TAŞI NEDEN OLUŞUYOR?
Böbrek taşı oluşmasına zemin hazırlayan etkenleri şöyle sıralayabiliriz:
Kalsiyum, magnezyum oksalat fosfat, sitrat, sistin gibi idrar içerisinde var olan maddeler bir dengededir. Taş yapıcı maddelerin arasındaki dengenin bozulması sonucu böbrek taşı oluşur. Bu dengeyi bozan sebeplerin başında enfeksiyon gelir.
Bağırsak bozuklukları da böbrek taşı oluşumuna yol açar.
Bir diğer neden aşırı miktarda su kaybına maruz kalmak ya da yetersiz su içmek.
METABOLİK ARAŞTIRMA YAPILMALI
Bir kez böbrek taşı şikayeti yaşayan kişilerin yeniden bunu yaşayabileceklerine dikkat çeken Akıncı, "Bir kez taş oluşmuşsa kişinin hayatı boyunca mutlaka bir daha taş oluşur. Eğer taş her yıl veya 5-10 yılda bir oluşuyorsa mutlaka metabolik araştırma yapılıp nedeninin bulunması ve tedavinin buna göre planlanması gerekir" dedi.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
4 mm'den küçük taşların yüzde 90'ının herhangi bir müdahale gerektirmeden kendiliğinden düştüğünü söyleyen Prof. Dr. Akıncı, "4-7 mm arası taşların yarısı ve 8 mm'den büyük taşların ise nadiren kendiliğinden düştüğü söylenebilir. Böbrek taşı idrar yolunda harekete başlamışsa ve müdahaleye gerek kalmayacak kadar küçükse, hastalara bol su tüketmesi ve hareket etmesi tavsiye edilir. Ağrı kesicilerle taşın düşmesi sırasında yaşanabilecek sorunların azaltılması hedeflenir. Ancak, 5 mm'den büyük taşlarda müdahale edilmesi ve doktora başvurulması gerekebilir. Ürolog, taşın yeri ve büyüklüğüne, hastanın sağlık durumuna ve yaşına göre gerekli müdahaleye karar verir. Çocuklarda ve yetişkinlerde benzer tedavi yöntemlerine başvurulduğu söylenebilir" dedi.
EĞİTİM DÜŞTÜKÇE TAŞ ORANI ARTIYOR
Prof. Dr. Akıncı, kendi yaptığı çalışma ile Türkiye'nin böbrek taşı haritasını çıkardığını belirterek şu çarpıcı sonuçları paylaştı:
"Türkiye'de genel olarak taş oluşumu oranı yüzde 14.8. Bu oran İstanbul'da yüzde 14.8, Antalya'da yüzde 18, Sinop'ta yüzde 8, İzmir'de yüzde 11, Diyarbakır'da yüzde 40 olarak tespit edilmiştir. Yapılan araştırmaya göre eğitimi olmayan kişilerde taş sorunu daha yüksek oranda görülüyor. Eğitim arttıkça taş oluşum oranı düşüyor. Beslenme, çocukluk hastalıkları ve enfeksiyona yakalanma oranları da belirleyici."