Özlem Atabaş, organik gıda üretimi ve tüketiminin hem doğa üzerindeki hem de insan sağlığındaki olumlu etkilerine dikkat çekti. Gıda üretiminde kullanılan bazı işlemlerin ve kimyasalların çevreye verdiği zararlar bakımından küresel bir sorun haline geldiğini vurgulayan Atabaş, kendi markalarıyla ürettikleri sağlıklı ve organik atıştırmalıklarda bütün bu etkileri gözeterek titiz bir çalışma yürüttüklerinş söyledi. "Ürünlerimizin formüllerini oluştururken her yaşın ihtiyacını göz önünde bulundurarak özellikle besin değerlerinin çok yüksek olmasına özen gösteriyoruz" diyen Atabaş; vitamin, mineral, antioksidan ve lif yönünden zengin, düşük ısıda, doğru işlemden geçmiş ürünler üretmek konusunda hassas davrandıklarının altını çizdi.
"AİLELER ORGANİK BESLENMEYİ ANA OKULU EVRESİNDE BIRAKIYOR"
Sağlıklı olmayan gıdaların tüketimindeki artış, çocuk obezitesinin ortaya çıkmasında oldukça etkili. Çocukların gelişiminde temiz, sağlıklı ve dengeli gıdayla beslenmenin önemine vurgu yapan Özlem Atabaş, son yıllarda ailelerin bu konuya daha çok eğildiklerini söyledi. Ancak özellikle ana okulu döneminden itibaren konuya olan ilginin azaldığını belirten Atabaş, 'konvansiyonel ürünlerin' üretim şekli ile ilgili şunları söyledi:
"Konvansiyonel tarım uygulamalarında toprağa besin eklemek için sentetik gübreler, kanalizasyon çamuru, haşere kontrolü için çoğu sentetik böcek ilacı, yiyecekleri korumak veya hastalık veya zararlıları ortadan kaldırmak için ışınlama, hastalık veya haşere direncini iyileştirmek veya mahsul verimini artırmak için genetik mühendisliği, çiftlik hayvanları için antibiyotikler veya büyüme hormonları kullanımı doğa ve insan sağlığı için küresel bir tehdit haline gelmiştir."
"BEBEKLERİN KARACİĞERİ ZARARLI KİMYASALLARI VÜCUTTAN UZAKLAŞTIRAMAZ"
Bebeklerin ek gıdaya geçmeleriyle birlikte konvansiyonel gıda tüketiminin olası riskleri olduğunu belirten Atabaş, bu ürünlerde bulunabilecek kimyasal bileşenlerin ciddi sağlık sorunları yaratabileceğinin altını çizdi. hamilelikten itibaren sağlıklı ve organik beslenmenin hem annenin kendi sağlığı için hem de bebek gelişimi için önemli olduğunu vurgulayan Atabaş, "Bir bebeğin olgunlaşmamış karaciğeri ve böbrekleri, zararlı kimyasalları vücuttan uzaklaştıramaz" şeklinde konuştu.
EVDE ORGANİK GIDA HAZIRLARKEN NELERE DİKKAT ETMELİ?
Atabaş, çocukları için evde organik gıda üretmek isteyenler için şu tavsiyeleri verdi:
"Evde besin hazırlarken yüksek ısılara maruz bırakmamaya, gıdayı uzun süre açıkta ve güneşte bekletmemeye, nemden korumaya dikkat etmek gerekir. Hijyenik bir şekilde üretimin yanında kısa sürede tüketmek de önemli. Ayrıca; kızartmalar, yüksek fırın ısısında ve uzun sürede pişen unlu ve şekerli mamüller, uzun süre kaynatılan reçel, salça, pekmez gibi gıdalar da evde hazırlanırken çok dikkat edilmeli ve fazla tüketilmemelidir. Bu gıdalar organik ürünlerle hazırlansa bile, ısıl işlem aşamasında kanserojen etkileri olan akrilamid, HMF gibi maddeler ortaya çıkabilir. Aynı zamanda bu işlemler sırasında taze sebze ve meyvelerde C vitamini kaybı olacaktır. Buharda, az pişmiş sebzeler, taze meyveler, şekersiz, tam tahıllı, zeytinyağı veya tereyağı ile hazırlanıp kısa süre ve düşük ısıda fırınlanan bisküvi ve kurabiyeler tercih edilmelidir. Organik ürünler koruyucu içermediği için kısa sürede tüketilmeli, serin ve ışık almayan ortamlarda saklanmalıdır."
ÇOCUKLARA SAĞLIKLI BESLENME ALIŞKANLIĞI NASIL KAZANDIRILIR?
Uzman Psikolog ve Pedagog Ebru Şen ise çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmesinde ailelerin rolünü değerlendirdi. "Çocuklar sağlıklı beslenme alışkanlığını yalnızca evde değil, okulda ve dışarıdaki ortamlarda da öğreniyor" diyen Şen, ailenin sağlıklı beslenmede ilk basamak olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Ebeveynler doğru beslenerek çocuklarına örnek olmalı. Okulda da sağlıklı beslenme ile ilgili bir eğitim verilmeli. Çocukların yanında sağlıklı yiyeceklerin tatlarının kötü olduğuna yönelik tanımlar yapmak da onların bu konudaki alışkanlıklarını olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca reklamlar, sağlıksız gıdaları cazip hale getirerek çocukların beslenme ile ilgili davranışlarını ve duygularını etkiliyor. Bu konuda aileler çok dikkatli olmalı."
"MUTLAKA UZMANA DANIŞIN!"
Beslenme bozukluklarına da değinen Şen, "Bebeklikten ilk çocukluğa geçerken yarı katı gıdadan katı gıdalara geçememe durumları sık sık kusmaya, öğün saatlerinde değişimlere neden olabilir. Çocuklarda bu dönemde hırçınlık, ağlama ve öfke patlamaları yaşanıyor. Ergenlikte ise bunların sonucu olarak anoreksiya, bulimia ve tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi durumlarla karşılaşabiliyoruz" ifadelerini kullandı. Çocuklarının yeme sorunu ile baş edemeyen ailelerin bir çocuk doktorundan ya da pedagogdan destek almalarını öneren Şen, yanlış beslenme alışkanlığının altında yatan olası psikolojik ve fizyolojik nedenlerin tespit edilmesinin sorunu çözmede etkili olacağını söyledi.
TÜRK AİLE YAPISINDA EN ÇOK YAPILAN HATALAR NELER?
Ailelerin çocuklarının beslenmesiyle ilgili yaptıkları hatalar hakkında da konuşan Ebru Şen, şöyle devam etti:
"Türki aile yapısında anne-babaların en sık yaptığı hataları şöyle sıralayabilirim:
1- Şart koşmak: 'Sebzeyi yersen sana cips alırım' demek gibi,
2- Çocuk talep etmeden yemek sunmak: Bu durum çocukların yemeği reddetmelerine ya da yemek seçmelerine neden olabiliyor,
3- Verilen yiyecek miktarını çocuğa göre belirlememek,
4- Yanlış model olmak: Örneğin evde bamya varken ebeveynlerden birinin olumsuz yüz ifadesi takınması çocukları etkiliyor,
5- Zorla yemek yedirmek: Toplumumuzda özellikle anneler çocuklarına çok yemek yedirmeyi annelik becerisinin iyi olması ile eşleştiriyor. Zorla yemek yedirmek çocukların anneden uzaklaşmasına ve bağını koparmasına sebep olabilir."