Havalar iyice ısınmaya, güneş yüzünü göstermeye başladı. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ülker Gül, ilkbahar ile birlikte artan güneş teması ve güneşten doğru korunma yöntemleri hakkında bilgiler verdi…
İlkbahar ile birlikte doğa canlanır, ağaçlar, bitkiler çiçek açar, günler uzar ve güneş teması artar. Sonuç olarak insanların temas ettiği doğa faktörleri değişir. Böylece dışa karşı vücudumuzu çepeçevre koruyan derimizde de çeşitli bulgular ortaya çıkabilir.
İlkbaharda güneşin etkisi ile birlikte fotodermatozlar adı verilen güneş temasının neden olduğu hastalıklar kendisini gösterir. Hastalık bulguları, güneş gören deri bölgelerinde kızarıklık başta olmak üzere kabarıklıklar, su dolu kesecikler şeklinde olabilir.
İ
LAÇLARLA ETKILEŞIM OLABILİR
Güneş ile temas eden bölgelerde kızarıklık olan kişilerin birçok faktör yönünden araştırılması gerekir. İçilen ya da sürülen bazı ilaçlar ile deriye sürülen özellikle koku içeren kozmetikler güneş ile ortaya çıkan kızarıklıklara sebep olabilir.
Bu tür hastalarda ilacın değiştirilmesi ya da kozmetik ürünün kullanımından vazgeçilmesi, hastalığın devamını ve tekrarını önler. Örneğin bazı hipertansiyon ilaçları güneş gören deri bölgelerinde kızarıklığa neden olabilir.
Bazı bitkilerin deriye temas ettiği bölgelerde güneş teması sonrasında da kızarıklıklar ve su toplamaları gözlenebilir. Bu duruma fitofotodermatozlar adı verilir. İncir ağacı teması ya da piknik sırasında bitkinin temas ettiği yerlerdeki kızarıklıklar buna iyi örnektir.
İlkbaharda güneş temasının neden olduğu kurdeşen gibi hastalıklar da gözlenebilir. İlkbahar ile birlikte sistemik lupus eritematozus, rozase gibi hastalıklarda da güneş teması ile hastalığın deri bulguları artar. Bu hastalar güneşten korunmalı, güneşlenmemeli ve solaryuma girmemelidir.
Güneşten korunmada ana prensip güneşin yoğun olduğu öğle zamanı dışarıda bulunmamaktır.
Saçlar uzatılmalı ve serbest bırakılmalıdır. Böylece saçların kulakları ve boynun arka yüzünü örterek koruması sağlanmalıdır. En az 10 santimetre siperli ve boynun arka yüzünü de örten şapkalar kullanılmalıdır. Geniş çerçeveli ve kalın saplı güneş gözlüğü ile şemsiye kullanımı alışkanlık haline getirilmelidir.
KULLANDIĞINIZ ÜRÜN KOKUSUZ OLMALI
Güneşten koruyucu ürün hem ultraviyole B (UVB), hem de ultraviyole A (UVA)'ya karşı koruyucu olmalıdır. Ürün üzerindeki SPF ile belirtilen numara, güneşten koruyucu ürünün UVB'ye karşı koruyuculuğunu gösterir.
Açık deri rengine sahip kişiler ve güneşe karşı duyarlılık hastalığına sahip kişiler SPF 30 ve üzerinde olan ürünleri kullanmalıdırlar.
Satın alınan ürün koku içermemelidir.
Güneşten koruyucu ürün güneş temasından en az 20-30 dakika önce açık alanlara boşluk bırakmayacak şekilde bolca sürülmelidir.
Eğer güneş ile temaas gün boyu devam edilecek ise, her iki-üç saatte bir güneşten koruyucu ürün sürülmelidir. Ancak güneşten koruyucu ürünlerin de güneş teması ile ortaya çıkan kızarıklıklara neden olabileceği unutulmamalıdır.