Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tayfun Yeşilbakan, göz alerjileri hakkında açıklamalarda bulundu. Alerji çeşitlerini çok farklı tipler olduğunu belirten Op. Dr. Yeşilbakan alerjiyi, "Temel olarak alerjen dediğimiz vücudumuzun savunma sistemini harekete geçiren makyaj, polen, kimyasal madde, toz ve sebebi bilinmeyen pek çok uyarıcının vücudumuzda oluşturduğu bir reaksiyon türüdür" diyerek tanımladı.
Alerjinin önemsenmesi gerektiğine vurgu yapan Op. Dr. Tayfun Yeşilbakan, "Çevresel şartlara karşın uyaranlar ile gözümüzde bir temas olduğunda gözde kızarıklık, batma, yanma, sulanma, kaşıntı gibi belirtiler meydana geliyor. Alerjinin çok farklı tipleri var. Bunlar bazen hafif bir reaksiyon şeklinde olabilirken, bazen de şiddetli, süregelen, sık tekrarlayan formlarda da gelişebiliyor. Vücudu alerjiye karşı çok duyarlı olan kişiler var, bunlarda alerji çok daha şiddetli, uzun süreli oluyor ve daha zorlayıcı bir tedavi süreci uygulanıyor. Bazı insanlarda hiç alerji olmamasına rağmen bazı insanlarda alerji gelişiminin en temel sebebi genetik yapısı, bünyesi ve çevresel şartlardır. Bu çevresel şartların tam olarak ne olduğu her zaman bilinmeyebiliyor. Biz bu faktörü tespit etmek için alerji immünoloji testi yapıyoruz. Bu testlerin sonucuna göre de özel immünoterapi dediğimiz, alerjiye karşı vücudumuzu duyarsızlaştıran bir tedavi protokolü uygulanıyor. Bu tedavi sistemi kişiye ve alerji türüne özel oluyor. Alerjiler atopik dediğimiz bünyesi çevresel koşullara karşı çok şiddetli ve hızlı reaksiyon veren kişilerde göz yüzeyine ciddi ve kalıcı hasarlar vererek görmede azlığına, bozukluğa sebebiyet verebiliyor" diye konuştu.
ALERJİDEN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?
Alerjiden korunma yöntemlerini sıralayan Op. Dr. Yeşilbakan, "Alerji reaksiyon gösterdiğinde yüzümüzü bol soğuk su ile yıkamalıyız. Buradaki amaç göze temas eden alerjen maddeleri göz yüzeyinden uzaklaştırmaktır. Alerjik yapıda olan kişilere beyaz siperli şapka kullanımını tavsiye ediyoruz, buna ilaveten geniş güneş gözlükleri ve araçlarımıza taktıracağımız polen filtreleri, bu filtrelerin düzenli değiştirilmesi, aracımızı camları kapalı kullanmak da gözlerimizi alerjik maddelere karşı korur. Alerjiye sebep olan madde biliniyorsa eğer bu maddeden de yapabildiğimiz kadar kendimizi soyutlamalıyız. Önemle belirtmek istediğim bir husus var ki; dışarıdan alınan yabancı bir madde ilk kullanımda alerjiye sebebiyet vermemiş olabiliyor. İkinci kullanımda belki üçüncü kullanımda alerji meydana gelebiliyor. Bir madde bir kişide hiç alerji yapmayabiliyorken, ikinci bir kişide hafif dozajda alerjiye sebep olup, aynı madde üçüncü başka bir kişide şiddetli alerjiye sebep olabiliyor; yani hangi maddenin hangi kişide kaçıncı seferde alerji yapabileceği bilinemeyebilir" dedi.
SONUÇ ALINMAZSA DAMLA VE İĞNE TEDAVİSİ UYGULANIYOR
Yaşilbakan, şöyle devam etti:
"Alerjen vakalarda kişinin yaşı ilerledikçe vücudun verdiği reaksiyonun azaldığını gözlemliyoruz. Burada ortalama sınırı kırk yaş olarak belirlersek eğer kişilerin kırk yaşına kadar özellikle de çocukluk dönemlerinde alerjiye sebep olan faktörlere çok dikkat etmeleri gerektiğini, aksi takdirde göz yüzeyinde şiddetli hasarın meydana gelebildiğini, bu sebeple de düzenli hekim muayenesine gelmelerini öneriyoruz. Bazı tedavi yöntemlerinde uzun süre ilaç kullanıldığında yan etkiler meydana gelebiliyor. İlaçlar kortizon içeriyor, bu ilaçlar hekim kontrolüyle uygulanmazsa gözü yüzeyinde bozulmalar meydana gelebiliyor. Özelikle alerjisi uzun süren kişilerin muhakkak hekim muayenesi düzenini aksatmamasını önemle söylüyoruz. Kişilerde alerjinin dışında ek bir bulgu varsa, göz haricinde bölümlerle birlikte komplike olarak çalışıyoruz. Önce düşük aşamalı damla tedavisiyle başlıyoruz, eğer sonuç alınamazsa yüksek dozajlı damla ya da iğne tedavisi uyguluyoruz."