"Neye eze ve bine bışewitinim."
"Oğlum gelmezse bu binayı yakarım" anlamına gelen bu Kurmanci cümle, oğlunu terör örgütünün elinden almak isteyen Diyarbakırlı Hacire Anne'nin yaktığı isyan meşalesinin mottosu olmaya namzet.
Hacire Anne'nin başlattığı şey, Yunan mitolojisine göre Olimpos Dağı'nda tanrıların sadece kendilerine sakladığı ateşi, her türlü tehlikeyi göze alarak alan ve insanlara veren titanın yaptığı şeyi andırıyor. Tam da bu noktada masum sivillerin katledildiği canlı bomba saldırılarını bile mitolojiden efsanelerle meşrulaştırmaya çalışan terör örgütünün Kandil Dağı'ndaki dinozorlarına karşı sembolleşmiş bir Prometheus'tur artık Hacire Anne.
Yeri gelmişken... Bu tür bir yazıyı, Selahattin Demirtaş'ın ağabeyi Nurettin Demirtaş, 2016'da 36 vatandaşımızı Ankara'da katleden terörist Seher Çağla Demir'in ardından yazmıştı.
KANDİL, BİR OĞLUNU KURBAN ETTİ
HDP Diyarbakır İl Başkanlığı'nın önünde 21 Ağustos'ta oturma eylemi başlatan Hacire Akar, oğlu Mehmet Akar'a bu eylem sayesinde dört gün sonra kavuştu. Hacire Anne'nin diğer oğlu Fırat ise Kandil'de öldürülmüştü. PKK'dan kaçıp, güvenlik güçlerine teslim olan teröristlerin anlatımına göre, Çiya Sipan kod adlı Fırat Akar; Tunceli nüfusuna kayıtlı Ali Düzgün Dilsiz ve Şırnaklı Sebat Tokay ile birlikte Hakurk kampında dört yıl önce yemek konusunda kavga ettikleri grup sorumlusu Argeş Mazlum kod adlı terörist tarafından öldürüldüler.
Sekiz çocuk annesi 49 yaşındaki Hacire Akar, bir oğlunu daha örgüte kurban vermemeye kararlıydı.
HDP aracılığıyla dağa götürüldüğünü söylediği oğlunu Kandil'in elinden almayı başaran Hacire Akar'la başlayan örgüte isyan dalgası yeni ailelerle günden güne büyüyor şimdi.
Çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan aileler, eyleme katılmak için Mardin, Malatya ve Kahramanmaraş'tan gelip HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturmaya başladı.
Çocuklarını terör örgütünün elinden kurtarmak isteyen bu aileler, kararlı olduklarını ve çocuklarına kavuşana kadar eylemlerini sürdüreceklerini söylüyorlar.
Zira artık bir korku eşiği aşıldı. Bilakis akıl korku bundan sonra Kandil için başlıyor. 'Diyarbakır Anneleri', terör örgütünün ve onun siyasi uzantısının bundan sonra korkulu rüyası olacak.
DİYARBAKIR ZİYARETİNE İLİŞKİN KULİSLER
HDP'nin önündeki anne haykırışları, 'anti-Cumhur İttifakı'nın başat bileşeni CHP'de de zaman içinde çatlaklara yol açacak potansiyele haiz. Bunun sebebini, Ankara'da aldığım kulis bilgilerine dayanarak aktarayım.
CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 31 Ağustos'ta yaptığı Diyarbakır ziyareti parti içinde hiç beklemediği tepkiler almış. Ziyarete yönelik eleştiriler üzerine 31 Mart'ta CHP'nin kazandığı bir büyük ilin belediye başkanının da aralarında bulunduğu kişilere "Dayanışma sergileyelim" mesajı gönderen İmamoğlu'nun bu mesajı, özellikle ittifakın milliyetçi ve İyi Parti tandanslı kesiminde rahatsızlığa neden olmuş.
Öyle ki, bahsettiğim ilin büyükşehir belediye başkanı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, İmamoğlu'nun "Dayanışma sergileyelim" mesajını aktararak buna katılmayacağını söylemiş. Kılıçdaroğlu, "Bu, sizin işiniz değil zaten. Siz işinize odaklanın" yanıtını vermiş. Nitekim 'beklenen dayanışma' sergilenmeyince İmamoğlu, kendi başına ziyaretini savunmaya çalıştı.
Ekrem İmamoğlu'nun, Diyarbakır ziyaretinden bir gün önce kutlanan 30 Ağustos'u gerekçe göstererek HDP'lilere hediye ettiği Mustafa Kemal Atatürk portresi hediyesinin 'geri dönüşü'nün de yine İmamoğlu'nun umduğu gibi olmadığı aşikâr. Zaten Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan büyük önderin -milletin nabzına yönelik dikkatini ve siyasal otoritesini de hissettiren bir resminin- o Cumhuriyet'i yıkmaya çalışan örgüte müzahir politik çevrede coşkuyla karşılanmasını bekleyemezdik. Bu bağlamda 'anti-Cumhur İttifakı'nı önümüzdeki dönemde daha çok paradoks bekliyor. Ve paradokslar çözümlenemez.