Ne kasvetli, ne acılı, ne dramatik bir haftaydı. Bir yanda toprağa verdiğimiz dağ gibi vatan evlatları, öte yanda sele çamura kapılıp, elimizden kayan bebeler... Bir tarafta al bayrağa sarılı tabutlara kapanıp, gözyaşı döken analar, bacılar, eşler, diğer tarafta gözyaşı yağmura karışanlar... Tabii ki bu acılar, öyle bir gecede unutulacak gibi değildi. Hele ateşin düştüğü o ocaklarda... Ama bu şaşkın ve acılı toplumun da rehabilite edilmeye ihtiyacı vardı. Ekrana korkuyla, endişeyle, kederle bakanların yüreğine bir nebze umut aşılayacak, onları birazcık mutlu edecek,
"iyi bir şeyler" lâzımdı. Ben çareyi atv'nin
"Bir Şarkısın Sen" programında buldum. Haftanın isiyle, çamuruyla kirlenen yüreğimi o çocukların billur sesiyle yıkamaya çalıştım. Yarınlar adına yüreğime umut pompaladım. Çocukların sesi ve görüntüsü, kış aylarında şehrin tüm çirkinliğini örten kar gibi, acılı gündemin üzerine battaniye oluverdi... Eskisiyle, yenisiyle hepsi muhteşemdi çocukların. Birilerini övsem, diğerlerine haksızlık olacak. Yok, hepsine ayrı methiye düzsem, başka yazıya yer kalmayacak. Velhasıl, saat 20.00'den 01.30'a kadar adeta bir terapiye katıldım. Ekranda minik
Soner Olgun'lar, küçücük
Rojin'ler, biblo gibi
Ahmet Özhan'lar,
İbrahim Tatlıses'ler,
Zerrin Özer'ler gördüm...
Haliç'teki
Miniatürk'ü bilir misiniz? Hani ülkemizin dört bir yanındaki mimari güzelliklerin maketlerinin yer aldığı, insanın kendini
Gulliver gibi hissettiği o şahane mekân. Kendimi
"sanat aleminin Miniatürk'ünde" hissettim. Sevdiğim ne kadar sanatçı varsa, minyatürü ekrandaydı... Bu programı eleştiren çok kişi var.
"Çocuklar kullanılıyor" diyorlar. Yahu ne kullanılması? En iyi şartlarda eğitiliyorlar.
Türkiye'nin en başarılı, konularında en uzman müzisyenlerinden ders alıyorlar. Her hafta ülkenin en ünlü sanatçıları tarafından onore ediliyor, yüreklendiriliyorlar. En az yarısı, 10 yıl sonra
Türkiye'nin yeni starları olarak karşınıza çıkacak, bundan adım gibi eminim. E, daha ne? Bu yarışmanın ülke kültürüne en büyük katkısına gelince: Pazar akşamı yeni yarışmacılardan
Merve Yüksel dedi ki:
"Ben bu yarışmaya kadar hep yabancı pop dinlerdim. Elemelere katılmak için Türk Sanat Müziği, kanto ve nostaljik şarkıları ezberledim. Meğer ben kantoyu çok seviyormuşum, burada anladım..." Bu yarışma, çocukların müzik beğenilerini
Türk Sanat Müziği,
Türk Halk Müziği ve nitelikli
Türk Pop Müziği lehinde değiştiriyor.
Milli Eğitim Bakanlığı milyarlar harcasa böyle bir eğitim ve kültür seferberliği gerçekleştiremezdi. Sözüm, acımasızca eleştirenlere: Bardağın dolu kısmını hiç mi görmüyorsunuz?..