Hadi bütün klişe övgü cümleleri toplansın: 'Unutulmaz konser', 'Yılın konseri', 'Müzik şöleni', 'Sahneyi yıktı geçti', 'Seyirciler dakikalarca ayakta alkışladı'... Hepsi ve daha fazlası gelse, cumartesi akşamı Maslak Volkswagen Arena'daki Pink Martini konserini anlatmaya yetmez. Kuru kalır yani, hakkını vermez. Ki bunu söyleyen benim...
Hadi başa döneyim... Efendim; ablam Zeynep ve ben, aynı anne-babadan doğmuş iki ayrı kutubuz. Yani çoğu zaman... Misal; ablam caz söylüyor, ben pop. Ablam yüzde 100 bir nostalji insanı, benimse iki kelime nostaljiden ötesi sinirlerimi bozuyor. Benim playlist'lerim elektronik, R&B, rock, pop, alternatif şarkılarla dolu. Ablamınkilerse Frank Sinatra'lar, lounge'lar, klasikler... Ben 'Who run the world! Girls!' çığlıkları atıyorum, ablam ise 'anı yakala, sakinleş, derin nefes al' kafalarında. Durumu anladınız yani...
Pink Martini'nin İstanbul'da konser vereceğini, iki ay önceden attığı bir mesajla bana bildirmişti Zeynep. Bu demektir ki, 'Ayşe, gidelim.' Benim de uyumlu küçük kardeş günüme denk geldi, dedim "Aaa tabii ki, ben her şeyi organize ederim." (Bak sen şu iddiaya!) Eh sayılı gün çabuk geçiyor tabii; 15 Nisan şak diye geldi. Sözümüz söz... Acaba son anda vazgeçer mi diye Zeynep'i yokluyorum, "Yorgunsan gitmeyelim" zarfları atıyorum.
Yok, ille de gidecek. 'Zorluğu veren Rabbim sabrını da verir' dedim, cumartesi akşamı Zeynep'i alıp Volkswagen Arena'nın yolunu tuttum.
BİR FC BARCELONA
Aaa, salonda yer yok! Koltuklar, balkonlar, localar ağzına kadar dolu. Altın ve platin plak ödüllerine doymayan Pink Martini, yeni albümleri 'Je Dis Oui'nin turnesi için İstanbul'a gelmiş. Unutulmaz şarkıları yeniden düzenleyip kendi tarzlarında seslendiriyorlar. Ama ben o şarkıları unutmak istiyorum... Neyse... Ve konser başladı... Yazarınız da, ilk dakikadan itibaren ettiği tüm lafları, burun kıvırmaları yutmaya başladı. Sahnedeki 11 kişi, sahaların rüya takımı gibi, bir FC Barcelona yani. Grubun solisti Storm Large, izlediğim en etkili sahne insanlarından biri, katıksız bir star. 1.85'lik boyu, sarı saçları, sırtındaki kocaman Love dövmesi, enerjisi ve danslarıyla; seyirciyi kendine aşık etmesi iki dakikasını bile almadı. Biricik Suden- Uma Thurman karışımı acayip bi' şey.
TEK GRUPLUK FESTİVAL
Yeni albümlerindeki 'Aşkım Bahardı', bütün salonu ayağa kaldırdı. Ardından 'Üsküdar'a Gider İken', albümlerindeki hit şarkılar derken, finalde bütün salon peş peşe takılmış tren yaparak dans ediyordu. Uzun zamandır böyle bir konser izlememiştim. Siz deyin müzik şöleni, ben diyeyim tek grupluk festival.
Pink Martini; bütün sanatçılara uyumtakım ruhu-müzik aşkı dersi veren, tüm müzisyenlerin defalarca canlı izlemesi gereken bir okul. Binlerce kişinin aynı anda şarkılar söyleyip dans etmesi; nasıl umut saçan, moral dağıtan, yüz güldüren, iç temizleyen bir hal.
Tamam, belki albümlerini sabah-akşam evde dinlemem ama bir daha gelseler, ilk bileti alan ben olurum.
Yaşasın güzel müzik...