İlginize teşekkür ederiz, biletlerimiz tükendi! Eh tabii tükenecek, Türkiye'nin en çok satan romanlarından biri, bugüne kadar 87 baskı yapmış, 2 milyon satmış Sabahattin Ali'nin 'Kürk Mantolu Madonna'sı, tiyatro sahnesine çıkıyor.
Satın alanların kaçı gerçekten kitabı okudu bilemiyoruz, tabii. Sosyal medyada paylaşmak, evinde ve elinde bulundurmuş olmak bile yetiyordu birilerine. O kafalarını hiç anlayamadığım birilerine... Ah evet! Şimdi hatırladım, pop yıldızı Madonna'nın hayatı olduğunu zannedenler bile vardı değil mi? Neyse...
KORKTUĞUM BAŞIMA GELDİ
'Kürk Mantolu Madonna', kapağını açtığınız andan itibaren Sabahattin Ali'nin müthiş kalemi ve su gibi anlatımıyla kalbinizden çeker yakalar sizi.
Sabahattin Ali, romanın ana fikrini, "Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?" sözleriyle açıklamıştır.
Öyle ince ince ağlarsınız 'Raif Efendi'nin 'Maria'ya olan aşkını, yıllarca içinde sakladıklarını, sessizliğinin ardındaki fırtınaları okurken.
Kitabın tiyatroya uyarlanacağını duyunca içimi bir heyecan sardı. Oyunun yapımcılarından ve 'Maria Puder'i canlandıracak Tuba Ünsal azimli, çalışkan, pes etmeyen bir kızdır üstelik.
Biletleri de çıkar çıkmaz tükendi. Nihayet oyuna yer bulup gittik. Emeğe saygım sonsuz olmasına rağmen, bu kez övgüler düzemeyeceğimi peşin peşin söylemek isterim. Zaten içime bir korku gelmişti, yahu böylesine etkin bir anlatım ve az diyalog barındıran bu eseri, tiyatroya nasıl uyarlayacaklardı ki.
Korktuğum da başıma geldi tabii. Kitabı tiyatroya uyarlayan ve yöneten Engin Alkan böyle bir yöntemi niçin seçmiş anlamak zor. Kitabın iç seslerle karakterlere bölünerek okunması, tiyatrodan çok kitap okumasında gibi hissettirdi. (Müsamere demek istemiyorum)
Anlatıcı rolündeki Sercan Badur'a, 'Güzel kardeşim iki nefes al otur' demek istiyorum. O kadar gergin, telaşlı, fazla, aşırı coşkulu ve kitabın ruhundan
uzak bir oyunculuk sergiledi ki, şöyle ikinci sıradan kalkıp su veresim geldi. Sağ olsun, ilk dakikadan bizi bitirdi.
'Raif Efendi'nin gençliğini oynayan Alper Saldıran, İstanbul ağzıyla konuşurken, yaşlılığını canlandıran Menderes Samancılar'ın şiveli dili, dekorun sürekli sesler çıkarması, Alper Saldıran ve Sercan Badur ikilisinin abartılı oyunculukları ile yoruculukları, Tuba Ünsal'ın sıkı çalışmasına rağmen 'Maria Puder'in yüzde 100 hakkını verememesi...
Ve sonuç; ilk yarıda önümden dört koltuğun, yanımdan iki koltuğun, arkamdan dört koltuğun ve daha birçok koltuğun boşalması.
Yanımda kitabı okumamış bir arkadaşım vardı, oyunun sonunda bana şöyle dedi: "Ayşe, 'Kürk Mantolu Madonna' dedikleri, yere göğe koyamadıkları bu mu?"
"Yok" dedim, "Bu değil, sen merak etme, kitabı veririm okursun."
Kimsenin kalbini kırmak istemem ama oyunun en güzel yanı sonundaki Sezen Aksu'nun yazdığı 'Veda' şarkısıydı.