Ne demiş şair? 'Yeter ki gün eksilmesin penceremden...'
İçimizi yeniden umutla doldurmak için her sabah penceremizden güneşin doğuşuna şahitlik etmek yeter de artar. En umutsuz anımızda dudaklarımızdan dökülen 'Gün doğmadan neler doğar' beklentisi de bu umudun yansıması değil midir? Demez miyiz, zorlukların arifesinde 'Her karanlık çıkar elbet aydınlığa' diye... Dualarla birlikte inanmaz mıyız, her kışın bir baharı, her gecenin bir sabahı olduğuna?
Hakkari... Şemdinli... Son yıllarda hep yüreğimizi kavuran acı haberlerin geldiği o uzak yerleri yakın eden, yüreğime su serpen, penceremde doğan güneş gibi içimi ısıtan habere bültenlerin sonunda, gazetelerin iç sayfalarında rastladım. Günyazı Köyü Çalışkanlar Mezrası'nda sözleşmeli öğretmen olarak görev yapan Jinda Taş, bakmış ki öğrencilerin üstü başı dökülüyor, o soğukta okula terlikle, delik çorapla geliyorlar, hemen internet üzerinden bir yardım kampanyası başlatmış. Sosyal medyadaki yardımseverlerin oluşturduğu Güneş Umuttur Grubu da çağrıya büyük destek verince, toplanan yardımlar kısa sürede öğrencilere ulaştırılmış. Haberin buraya kadar olan kısmı 'rutin' gibi görünüyordu. Ama ya sonrası?Yepyeni, sıcacık montlarını kuşanan, ayaklarına gıcır gıcır botlarını geçiren öğrenciler, yüzlerindeki o kocaman gülümseme ile topladıkları birer avuç cevizi, yardımseverlere gönderip teşekkür etmişler. Avuç avuç cevizleri, sepete doldururken adeta teşekkür etmeye doyamıyorlardı.
Haber bültenindeki o 20 saniyelik görüntü bana yetmedi. Açtım, internet sitelerinde defalarca izledim. Her izleyişte umudun içimi ısıtan havasını ciğerlerime doldurdum. Yörelerine yol, bina yapmak için gelen inşaat şirketlerinin dozerlerini, kamyonlarını yakan uğursuzlara en büyük cevaptı çocukların teşekkür cümleleri...
Yardımseverlik büyük bir erdemdir. Ama teşekkür etmek de öyle... Hele teşekkür, bu kadar ince, zarif, naif ve içten olunca...
Bir kez daha anladım ki bu ülkenin iki ucunu birbirine yardımseverlik, sevgi ve minnet bağlayacak. Fırtına ne kadar şiddetli olursa olsun, gerektiğinde bir 'ceviz kabuğuna' doluşup kurtulacağız bu Nuh tufanından... Yeter ki gün eksilmesin penceremizden...