Televizyon dizilerinin toplum üzerindeki psikolojik ve sosyolojik etkileri sürekli tartışılıyor.
Bunların üzerine artık yazılacak, söylenecek şey kalmadı.
Okurumuz Hilal Tan ise dizilerin önemli bir misyonunun da; içinde yer aldıkları toplumun kendi kültür, örf ve adetlerini pekiştirmek olduğuna inanıyor:
"Merhaba Yüksel Bey, bir süredir Hint dizilerine takılıyorum. İnanın şimdiden Hint kültürünü, bayramlarını, yemeklerini, müziklerini, toplum yaşantılarını öğrendim.
Çünkü bunu izleyiciye, farklı ülkelerde seyredileceğini de düşünerek çok iyi yansıtıyorlar.
Peki ya bizimkiler?
Bu kadar zengin bir kültüre sahipken maalesef dizilerde küçük sahnelere bile yerleştirilmiyor;
Osmanlı yemeklerimiz, kına gecelerimiz, asker uğurlamalarımız, gelin hamamları... Say, say bitmiyor.
Mesela sabah kahvaltısında meyve suyu içiliyor.
Klasik Türk kahvaltımız nerede?
Çocuklar hamburger kültürüne özendiriliyor.
Oysa kücük bir sahnede gözleme-ayran sahnesi fena mı olur? Hem ucuz, hem her Türk ailesinin mutfağında olan malzemeler. Düşünsenize, bir çocuğun annesinden bunu istediğini ve televizyonda gördüğü bir yemeğe hemen ulaşmanın verdiği mutluluğu? Anne ve babalar da zor durumda ve çaresiz kalmazlar.
Batı kültürü sinsice, masum görüntülerle topluma alıştırılmaya çalışılıyor.
Senaristler daha dikkatlı olmalı.
Sivas'tan selamlar."