Erdoğan Aktaş yönetimindeki
atv Haber'in giderek artan ivmesini büyük bir mutlulukla izliyorum.
atv Ana Haber'in sel felaketi sırasındaki
"yerinden" ve
"özel" haberciliği gerçekten de fark yarattı. Günlerdir
"Şu siyasetçi ne dedi? Diğeri ona ne yanıt verdi?" sığlıklarında karaya oturtulan televizyon haberciliği yeniden
"halkın gerçek gündemine" yakınlaştı. Bence
Aktaş ve ekibinin getirdiği en büyük yenilik,
"daima haberin içinde olmak"tı. Sel felaketi sırasında nerede olay varsa,
atv Ana Haber muhabirleri tüm özverileriyle oradaydı. Haber, televizyonculuğun en
"pahalı" dalıdır. Çünkü gerçek televizyon haberciliği yapabilmek için
"olayların yaşandığı yerde" olmak gerekir. Aksi halde geriye düşersiniz.
Aktaş ve ekibi işte unutulan bu gerçeği hatırlattı. Son günlerde
atv Ana Haber Bülteni içinde beni en çok etkileyen haberlerden biri de selde zarar gören eşyaların döküldüğü çöplükten ekmeklerini çıkaran çocuklardı. İnsanlar; çamura bulanan çamaşır makinelerini, buzdolaplarını, bilgisayarlarını, koltuklarını, hatta giyecek eşyalarını oraya atıyor, kamyonların gelmesini dört gözle bekleyen çocuklar da bunları kapışıyordu. Pazartesi akşamı yayınlanan bültende sel çöplüğünden inanılmaz diyaloglar çıktı:
MUHABİR: Şimdi top oynamak mı isterdin, yoksa burada çalışmak mı?
ÇOCUK: Burada çalışmak.
MUHABİR: Neden?
ÇOCUK: Çünkü babama para vermem lazım.
MUHABİR: Oyuncağın var mı?
ÇOCUK: Yok.
MUHABİR: Peki bu çöplükten hiç oyuncak çıkar mı?
ARKALARDAN BİR BAŞKA ÇOCUK: Oyuncak para etmiyor ki abi!..
MUHABİR: (Çocuğun üzerindeki Galatasaray formasını göstererek) Sen Galatasaraylı mısın?
ÇOCUK: Hayır abi. Ölürüm de Galatasaraylı olmam.
MUHABİR: Ama üzerinde Galatasaray forması var.
ÇOCUK: Onu çöpte buldum abi. Orijinal!..
Sele kapılmış, çamura bulanmış, çöpe atılmış çocukluklar ancak bu kadar etkileyici bir şekilde resmedilebilirdi. Bravo
atv Haber'e...