Gerçek hayattan uzaklaşıp, sanal alemin sahteliğine savrulduğumuz, hayata dokunmak yerine tuşların esiri olduğumuz şu
"dijital" günlerde dolmakalemle beyaz kağıda yazılmış mektuplar aldığım zaman çok seviniyorum. Bunlardan biri de
Samsun E Tipi Kapalı Cezaevi'nden, tutuklu
Mesut Kabakçıoğlu imzası ve
"Görülmüştür" damgasıyla gelen mektuptu.
Kabakçıoğlu,
Kanal D Ana Haber'i sunan
Mehmet Ali Birand'ın
"hesapsızca" ağzından çıkan bir cümleye eleştiri getirmiş. Şahsıma övgü kısımlarını ayıklayıp, yayınlıyorum: "07.09.2009 Pazartesi, Kanal D Ana haber Bülteni, Işınsu adında bir muhabir, henüz İstanbul sel felaketini yaşamadan bir gün önce, meydana gelen fırtına ile ilgili bir haber yapıyor. Görüntüde Kamboçya bandıralı bir gemi ortadan ikiye bölünüyor ve ülkemizde meydana gelmesi muhtemel sel felaketine işaret ediliyor. Muhabir son sözlerini söylüyor: 'Meteoroloji yetkilileri bir sel felaketine karşı vatandaşı uyarıyor...' Haber sona eriyor ve Mehmet Ali Birand sıradaki habere geçmeden önce şu sözleri dile getiriyor: 'Amaaan! Yeter ki yağmur yağsın da, ne olacaksa olsun!..' Kendi kendime 'İnşallah Sayın Birand'ın ne olacaksa olsun cümlesindeki 'ne' meydana gelmez dedim. 08.09.2009 Salı günü televizyonu açtığımda bu dileğimin yerine gelmediğini maalesef öğrendim. Şimdi benim aklıma şu sorular geliyor: 1- Sayın Birand, günlerce meydana gelen bu sel felaketiyle ilgili haberler yayınlayacağını bilseydi, acaba bu cümleyi sarf eder miydi? 2- Hepsinden önemlisi, birçok insanımızın hayatlarını kaybedeceklerini bilseydi, yine bu cümleyi sarf eder miydi? Birand bu cümleyi söylerken gülümsüyordu. Ben, ancak cahil bir insanın ağzından duyabileceğimi düşündüğüm bu sözler karşısında büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Sanırım, Birand'ın yapmış olduğu tatil, kendisine iyi gelmedi. Çünkü, daha tatilden gelip, Ana Haber'i sunduğu ilk gün böyle bir boşluğa düştü. Lütfedip, mektubumu okuyan Sayın Aytuğ'a teşekkürler..." Öncelikle tüm tutukluların ve kader mahkumlarının sayılı günlerinin çabuk gelmesini temenni ediyorum. Okurumuzun eleştirilerine gelince: Tabii ki sevgili
Mehmet Ali Ağabey, sel felaketinin boyutlarını öngörecek doğaüstü bir yeteneğe sahip olsaydı, böyle bir cümle sarf etmezdi. Eminim, kendisi de daha sonra çok üzülmüştür. Bu mektubu yayınlamamın sebebine gelince: Canlı yayınlarda söylenecek her sözün, ağızdan çıkmadan önce iyice ölçülüp, biçilmesi, tartılması gerekiyor. İşte hepimize ders olacak talihsiz bir cümle... Üstelik mesleğin duayenlerinden birinin ağzından dökülmüş. Aman dikkat!.. Daha çok dikkat!..