Saat 16.00. İşte benim sıram geldi... Kremleri dört bir yanıma sürdüm, buz gibi naneli limonlu suyumu yanıma aldım, bünyeyi tam akşamüstü güneşine salacakken; Murat, "Çabuk kalk o şezlongtan!" diye avaz avaz bağırmaya başladı.
Murat benim kankam... Haykırışıyla öyle bir panikledim ki, Esra Ceyhan'ın programında içine cin kaçıp oradan oraya atlayan adam gibi kendimi gölgeye attım. Dedim, "Böcek mi var? Eda Taşpınar mı geldi? N'oluyo Mumu?"
Meğer o sırada elindeki cep telefonundan haberi okumuş. Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, yine yapacağını yapmış. Diyor ki; "Aman güneş kremi sürmeyin çünkü işe yaramıyor. Aman öğleden sonra güneşe çıkmayın! Yatay güneş, kanser ediyor."
Yıllarca kendini saat 16.00'dan sonra güneşe vermiş ve bunu gururla anlatan biri olarak bu bilgiye fena bozuldum tabii.
Peki ne yapacakmışız; güneşin dik olduğu 12.00-13.00 saatleri arasında cildimize krem sürmeden 20 dakika güneşlenerek ihtiyacımız olan ultraviyole B'yi (günışığı vitamini) alacakmışız. Ondan sonrası felaketimiz olurmuş.
Hadi bakalım, biraz da buradan yakalım/yanalım. Şu uzmanlar, vatandaşa tatilde bile huzur vermiyor ya, neyse...