Gün içinde 100 kere: 'Ay çok kalabalık şekerim.'
'Hadi bizim tarafa gel' çekenlere: 'Valla olduğum bölgeden çıkamam, trafik kilit.'
Buluşmak isteyen arkadaşlara: 'Bayramdan sonra görüşelim, şu kalabalık gitsin.'
Rakip Alaçatı'dan laf açılınca: 'Bodrum gibisi var mı ya... Alaçatı'yı hiç sevmiyorum; küçük, üst üste, itiş kakış.'
Sabah kahvaltıda: 'Fiyatlar uçmuş, pes! Ne yedik, ne içtik ki bu kadar hesap geldi?'
Günde üç öğün: 'Çok şiştim... Yine hamur yedik iyi mi, yarın diyete başlayacağım.'
Mekan dedektifiymiş gibi başka yere gitmiş tanıdıklara: 'Ee nasıldı, dolu muydu?'
Karşılaşılan her arkadaşa, sanki buluşacaklarmış gibi: 'Hadi bir gün yemek yiyelim.'
***
İYİ BAYRAMLAR!
Dün yazım yoktu, o nedenle bayram kutlamam ikinci güne kaldı. Tüm okurlara; sevdikleriyle geçirecekleri, neşeli, huzurlu, kaygısız, telaşsız, bol muhabbetli, kalabalık sofralı, eğlenceli, kafa dinlemeli bir bayram diliyorum. 'Nerede o eski bayramlar' klişesi bana göre değil çünkü şekil değiştirse de, bayram ruhu her zaman içimizi ısıtıyor, umutlandırıyor, coşku, ferahlık ve mutluluk veriyor, değil mi efendim...