Geçen hafta sonu, Longines'in, resmi zaman tutucusu olduğu Prix de Diane Longines at yarışları için Paris'teydim.
Chantilly Hipodromu'nda yapılan ve dünya jet setinin ve kraliyet ailelerinin Paris'e akın ettiği yarışlarda tüm davetliler her yıl olduğu gibi yine zarafet ve şıklık yarışındaydı.
Ben de, güvenli yolu seçip siyah, sade bir elbise ve at yarışlarının olmazsa olmazı şık bir şapkayla iş bitti sandım ama yanılmışım.
Ayakkabı seçimi de en az şapka kadar önemliymiş. Sosyalleşirken saatler boyunca ayakta kalmak, yağmur endişesi, çimlerin topukları mahvetmesi gibi yan unsurlar sebebiyle siz siz olun ayakkabılarınıza da maksimum özen gösterin.
ADETA ŞIKLIK YARIŞI!
Prix de Diane, 1843'den beri düzenlenen bir yarış. İsmini, mitolojide doğayı ve avı temsil eden tanrıça Diane'dan alıyor. İngiltere'de Ascot neyse, Fransa'da da Prix de Diane o. Kazanan at sahibinin 1 milyon Euro ödül aldığı bu yarışta seyirciye en keyif veren şey; kimin ne giydiğini incelemek. İster istemez hemen bir jüri üyesi oluyor, tek tek herkesi tepeden tırnağa inceliyor ve kendi en iyilerinizi seçiyorsunuz.
Hipodrom çevresi için lüks bir panayır alanı diyebiliriz. Çocuğundan yaşlısına herkesin keyif alacağı bir mekan yaratılmış.
Kimi, VIP bölümünde verilen yemekte kristal bardaktan suyunu yudumluyor, kimi de biraz ötede çimlerin üzerine serilen pikelerin üzerinde piknik yapıyor. en zari fler seçiliy or Şık beylerin ve hanımların, en kalitelisinden hasır sepetleriyle sofrayı kurmalarını keyifle izliyorsunuz.
Her tarafınız farklı ve devasa şapkalarla sarılı. Çünkü her sene, davetin en zarif kadını ve en güzel şapkası seçiliyor ve bu kişiler ödüllendiriliyor. Şapkalarda tercih edilen markaların başında, Maison Sophie Papiernik geliyor. Zaten kazanan da hakkıyla bir Papiernik şapka oluyor.
Her sene, ana sponsorun ünlü bir elçisi de etkinliğe katılıyor.
Geçtiğimiz yıllarda Kate Winslet, Simon Baker, Aishwarya Rai ve Eddie Peng gibi isimlerin katıldığı yarışların bu yılki konuğu Uzakdoğu'nun Kıvanç Tatlıtuğ'u Eddie Peng oluyor. Peng'e basının gösterdiği ilgi, görülmeye değerdi doğrusu...