Yaklaşık bir hafta kaldığım Antalya'ya bir kez daha hayran kaldım. Sadece havasına, suyuna ve doğal güzelliklerine değil, giderek nitelik kazanan sosyal ve kültürel yaşamına da...
Antalya, yeni Belediye Başkanı Menderes Türel ile müthiş bir ivme yakalamış.
Kent, İstanbullular'ı bile kıskandıracak bir şehircilik hamlesi ile giderek güzelleşiyor. Yeni stat bir şahane... Muhteşem EXPO alanını birazdan okuyacaksınız.
Dünya liderlerinin hayran kaldığı bir G20 zirvesinin ardından önce piyano, sonra sinema festivali, halkın büyük katılımı ve kusursuz organizasyonlarla gerçekleştirildi. Sırada tiyatro festivali var. Aynı günlerde kent, tarım ekipmanları fuarına ve muhteşem Picasso sergisine de ev sahipliği yaptı.
Alt yapı çalışmaları büyük ölçüde tamamlanan raylı sistem, giderek kalabalıklaşan şehrin trafiğine nefes aldıracak.
Türel, ilk iş olarak, adeta 'boğazı sıkılan' Cumhuriyet Meydanı'ndaki çok katlı ucube binaları yıkıp vatandaşa gezip soluklanacağı, denizi rahatça izleyeceği bir alan yaratmış.
Ve bana göre en önemli yatırım: Avrupa'nın ikinci, Türkiye'nin en büyük Engelliler Rehabilitasyon Merkezi açılmış. Belediye araçları her sabah engellileri evlerinden alıp bu muazzam tesise getiriyor.
Resim, müzik, sinema, el sanatları atölyelerinde hem yeni bir şeyler öğreniyor, hem de sosyalleşiyorlar. Yani belediye, onları evlerine hapsolmaktan kurtarmış. Sadece onları mı?
Ailelerini de rehabilite etmiş.
Türel'in eşi Ebru Hanım, hepsinin annesi olmuş.
Festivalde İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi gönüllülerinin katkılarıyla çekilen, rehabilitasyon merkezindeki engellilerin rol aldığı bir de kısa film gösterildi. Bana göre festivalin en duygu yüklü, en anlamlı galasıydı.
Hele bir yıllık eğitimin sonucunda Aşık Veysel'in ünlü Uzun İnce Bir Yoldayım türküsünü piyanoda çalan engelli yavrumuz Şerife yok mu, bana göre festivalin gerçek yıldızıydı.