Küresel piyasalar geçen hafta Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) kararlarının etkisinde hareket etti. ABD işsizlik verileri her zaman olduğu kadar öne çıkmadı. İçerideki piyasa hareketlerinde ise dış etkinin yanı sıra beklenenden düşük gelen enflasyonun da etkisi vardı. Küresel piyasalarda ECB'nin parasal genişleme yönünde adım atacağı beklentisinin oluşmasının üzerinden iki aydan uzun bir süre geçti. Piyasalara yeni para sürüleceği umudu borsaları son bir yılın en yüksek seviyelerine taşıdı. Gelişen ülke piyasalarına para girişleri olurken bu ülkelerin paraları değer kazandı. ECB, kendisine bu kadar umut bağlanmasının ardından parasal genişleme değil de bir ölçüde parasal gevşeme konusunda adım attı. ECB, zaten düşük olan faiz oranlarını sıfıra iyice yaklaştırdı, ayrıca yatan banka mevduatlarına faiz ödemiyordu, bundan sonra bu mevduatlar için yıllık yüzde 0,10 faiz kesecek.
Bankaları, paralarını kasalardan çıkartıp piyasaya sürmeye teşvik amaçlı olan bu uygulama daha önce İsveç ve Danimarka'da gerçekleşmişti. Yararı çok tartışmalı ve daha önceki iki örnekte de belirgin bir başarı sağlanamadı. Buna karşın, bankalar, mevduatları için ücret ödediklerinden, kendilerine para yatıran müşterilerden de kestikleri ücretleri artırabilirler. Bu uygulamanın en yüksek riski, paranın mali sistem dışına çıkması.
Şimdilik kesinti oranı çok düşük olduğu için olumlu ya da olumsuz etkiler sınırlı kalabilir.
ECB'nin piyasadaki likidite sıkışıklığını aşmak için aldığı önlemlerden biri, Yunanistan, Portekiz gibi ülkelerin piyasalarından üç yıl önce kaçış yaşanırken satın aldığı tahviller konusunda. ECB, bu tahvil alımlarıyla piyasaya verdiği parayı repo işlemleriyle geri çekiyordu. Artık bu para piyasada kalacak. Yaklaşık 165 milyar euro olan bu tutarın piyasadaki likidite sıkışıklığını kaldırması bekleniyor.
ECB'nin en önemli adımı, şirketlere verilen kredilere destek vermek oldu. Bankalar, mali sektör hariç şirketlere verdikleri kredilerin yüzde 7'si oranında ECB'den borçlanabilecek. Eylül ve aralık aylarında yapılacak iki ihale için tutar şimdilik 400 milyar euro olarak belirlendi. Ayrıca bankalar, şirketlere verdikleri yeni krediler oranında gelecek yıl yapılacak ihalelere katılabilecek.
Bu, şirketlerin desteklenmesi adına olumlu bir adım. Krediler dört yıl vadeli olacak ama bunun ekonomiye etkisi yıl sonuna doğru, hatta gelecek yıl görülebilecek. Ayrıca ECB'nin böyle bir hamle yapmak için böyle kritik bir toplantıyı beklemesine gerek yoktu. Ekonomiye destek verecek bu önlemi her zaman açıklayabilirdi.
ECB Başkanı Mario Draghi, tahvil alımıyla parasal genişlemeye gidilmesi konusunda ise gerekirse bunun uygulanacağını söylemekle yetindi. ECB'nin, açıkladığı önlemlerin sonuçlarını görmeden parasal genişlemeye gitmeyeceği, bu konunun ancak 2015'in ilk aylarında gündeme gelebileceği anlaşılıyor.
Bütün bu uygulama, piyasalardaki heyecanlı beklentileri karşılamaya yeterli değil. Borsalar, özellikle de Borsa İstanbul, pakete en çok olumlu tepki verenler oldu. Borsalar yükseliyor, bunun başını da her gün rekor kıran ABD borsa endeksleri çekiyor. Buna karşın dünya ekonomisi her geçen gün büyük bir durgunluğa doğru ilerliyor. ECB'nin önlemleri de Avrupa ekonomisini ayağa kaldırmaktan da deflasyon riskini bertaraf etmekten de uzak.