Aslen Hakkarili olan ancak uzun zamandır ailesiyle birlikte Van'da yaşayan Bekir Bekiroğlu (35), henüz 6 aylıkken babasını kaybetti. İran'a turlar düzenleyerek ailesinin geçimini sağlayan Bekiroğlu, Van depreminde çok sevdiği yakınlarını kaybettikten sonra arama kurtarma eğitimi almak için Kızılay, ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına gönüllü olarak katılmaya başladı. Bugüne kadar Elazığ ve İzmir depremleri, Bingöl sel felaketi ve Zonguldak maden patlamasında gönüllü olarak arama kurtarma çalışmalarına katılan Bekiroğlu, asrın felaketi 6 Şubat depremlerini ise turist götürdüğü İran'a öğrendi. Sabah erken saatlerde ülkeye dönerek ekip arkadaşlarıyla buluşarak Adıyaman'a doğru yola çıktı. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra geldiği Adıyaman'da arama kurtarma çalışmalarına katılan Bekiroğlu burada yaşadığı bir olaydan sonra şehirde uzun süre kalmaya karar verdi. "Bir evde kurtarma çalışması yapıyorduk. İlk olarak yaşlı bir adama ulaştık. Diğer ev halkını sordu, daha kimseye ulaşamamıştık ama ona moral vermek için 'sen hariç herkesi kurtardık' dedik. O da 'Ben en üst kattayım, diğerlerini kaybettik, benim de çok zamanım kalmadı. Hava nasıl siz çok üşümediniz inşallah. Hakkârili olduğumu, soğuğa dayandığımı söyledi. 'Olsun, çok soğuk kendinize dikkat edin' dedikten sonra son nefesini verdi. Bu durum beni çok etkiledi. Arama kurtarma çalışmaları bittikten sonra bir süre daha burada kalmaya karar verdim" dedi.
13 ve 4 yaşlarında 2 çocuk babası olan ve çocuklarını annesine emanet edip Adıyaman'a gelen Bekiroğlu, "Depremde anne veya babalarını kaybeden çocukları görünce "Ben de babasız büyüdüm. Çocuklarımla uzaktan da olsa görüşebilirim. Hem annem onlara iyi bakıyor ama buradaki çocukların ihtiyacı var" diyerek çocuklara yönelik çalışmalar için üyesi olduğu STK ile görüşerek eğitim çadırı oluşturdu. Yaptığı çalışmalar yerel yöneticilerin dikkatini çeken Bekiroğlu, Adıyaman Valiliği ve Belediyenin de desteğiyle çalışmalarını genişletti. K1 Konteyner Kent'te oluşturulan eğitim birimlerinin koordinatörlüğünü görevine getirilen Bekiroğlu bugüne kadar 4 bin öğrenciye ulaştıklarını söyledi. "Valilik ve Belediye olmak üzene pek çok kurumdan destek alıyoruz. Kendi kurduğumuz kreşte 90 öğrencimiz var. Onun dışında Ortaokul, Lise ve Üniversite Hazırlık kurslarına devam eden toplamda 4 bin öğrenciye ulaştık. Bizden sonra 6 STK daha gelip burada çalışmalara başladı. Buradaki çalışmalar için farklı illerdeki üniversite ve kurumlarla çalışıyoruz. Şehirdeki yöneticilerin çocukları bile buraya geliyor. Bizde ders verenlerin önemli kısmı akademisyen. Eğitim kalitemiz çok yüksek. Amacımız bu çocukların hayattan kopmadan eğitimlerini sürdürmeleri" diye konuştu.
Gönüllük çalışmalarının Van depreminden sonra başladığını anlatan Bekiroğlu, "Van depreminde birçok yakınımı kaybettim. Onları kaybettikten sonra bize yardıma koşan insanlardan etkilenip gönüllü oldum. Elâzığ ve İzmir depremlerinde, Bingöl sel, Zonguldak maden patlamasında da yardım ekiplerinde yer aldım. Halktan büyük destekler gördüm, yardımlaşmasının ne kadar faydalı olduğunu, insanlığın ölmediğini gördüm. Bu insanlığın ölmemesi için ben de bu faaliyetleri sürdürüyorum. İlk geldiğimizde enkaz bittikten sonra normal hayatımıza dönmeyi hedefliyorduk. Ama her geçen gün biraz daha buraya bağlandık. Biz gidersek bu insanlar yalnız kalır korkusu bizi sardı. Maddiyattan çok manevi desteğe insanların ihtiyacı var. Burada maddi anlamda sorun kalmadı ama manevi olarak burada destek önemlidir. O nedenle burada kalmaya karar verdim. Özellikle eğitim eksikliğini gördüğüm için çocukları yalnız bırakmama kararı aldım bu çocukların başarılarını gördükçe mutlu oldum. Babamı 6 aylıkken kaybetmiştim. Annem bana babalık da yaptı. Babasızlığın ne olduğunu biliyorum. Burada babasızlığı yaşayan ve 'babamın kokusunu senden aldım' diyen çocuklar olduktan geri dönmeyi düşünmüyorum. Belli bir gelirim var devletimizin desteği de var. Annemin bir maaşı var; ailemin geçimi sağlanıyor. Burada TYP için verdikleri bir para var, onu da buradaki çocukların eksikleri için kullanıyorum. Benim memlekette 2 çocuğum var, onların en azından bakanı var. Anne, babaanne, amca dayıları var. Şu anlık sadece babadan uzaktalar ama buradaki çocukların babaları anneleri yok. Burada herkesle akraba olduk. Kimisi abi diyor, kimisi kardeş kimisi evlat kimisi baba. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerdeyiz. Ondan dolayı gitmeyi düşünmedim" dedi.