Onlar, 15 Temmuz ihanet gecesinde ve Fırat Kalkanı Harekâtı'nda en sevdiklerini, sevgili evlatlarını vatan için şehit veren analar. Birinin evladı FETÖ'cü katil şebekesi tarafından kanlı gecede Genelkurmay'da hunharca katledildi, kurşuna dizildi, cenazesine işkence edildi. Diğerininki ise Suriye'de Türkiye topraklarına göz dikmiş kanlı katillere yönelik operasyonda şehadete yürüdü. İşte o analar bugün yüreklerinde çağlayan o acıyı ve duydukları derin özlemi anlattı.
"KOKUN KAPI ARALIĞINDA"
İlk mektup 15 Temmuz gecesinde yaptığı canlı yayınlarla 300 arkadaşını toplayıp Genelkurmay'daki hainlere karşı duran şehit Resul Kaptancı'nın (33) annesi Nebahat Kaptancı'dan (49)... 500'ü aşkın gündür gözü kapıda, oğlunu bekliyor ve bir türlü inanmak istemiyor ölümüne. Gözyaşları içinde beklediği oğluna bir mektup yazdı: "Karagözlüm, kınalım, Resulüm. Bugün Sevgililer Günü diyorlar oğul. Ama benim sevgilim yanımda değil. Bağrımda büyüttüğüm, gözümden sakındığım ilk göz ağrım, sen yoksun. Aylardır bekliyorum, telefon hep elimde arayıp ulaşamazsan kızma diye. Seni unuturum diye daha az uyumaya başladım oğul, aklından bir an bile ayrı kalma istiyorum. Bir de nişan yüzüğünü de saklıyorum, daha sana kız isteyeceğiz. Çiçeğin çikolatan, takım elbisen duruyor. Kokun kapı aralığından geliyor, çok bekledim gel artık. Anan hasta yorma yaşlı kalbimi daha fazla."
"SURİYE'DEN SELAM VAR OĞUL"
TSK'nın Suriye'de terör örgütü DEAŞ'a yönelik sürdürdüğü Fırat Kalkanı Harekâtı'nda, DEAŞ'ın havan mermisiyle düzenlediği saldırıda şehit olan astsubay kıdemli çavuş Hamza Şimşek'in annesi Nazire Şimşek'in yazdığı mektup ise yürekleri dağladı. Türkiye'nin ulusal güvenliği için düzenlediği tarihi operasyonda evladını şehit veren acılı anne, bölgede süren, Afrin operasyonundaki Mehmetçiğe de selam gönderdi. "Hamzam, aç kapıları Suriye'den kardeşlerin geldi, sana selamımı getiriyorlar gül kokulum" diyen annenin mektubu şöyle: "Hamzam, dağ kokulu, altın kalpli balam. Bugün tam 13 ay 10 gün oldu ama o tabut bu evden az önce kalktı. Bu nasıl bir ateştir ki her gün daha kızgın yanıyor. Nasıl bir acıdır ki yanan yüreğim kalbimi zorluyor Hamzam. Bugün Sevgililer Günü oğul, seven insanların, sevdalıların, âşıkların maşuklarına ilan ettiği gün. 'Çok seviyorum, iyi ki' dedikleri gün. Sevgili, sevdam, canım oğul. Sana bu satırları yüreğimde şehadetinle korlaşmış sevgimle, analık kalbimle yazıyorum. Dağ kokulu kuzum. Ellerim yazmıyor Hamza. Kırık da değil ama bak şu iki satırı zor yazıyor. Sen yoksun ya ondan böyle durdu bu eller, lal oldu 'Oğul' diyen dilim. Sen her yıl 'Ana sen benim en büyük sevdamsın' deyip Sevgililer Günü'mü kutluyordun. Oğul bu yıl ben diyorum, bak haykırıyorum. Kahraman oğlum, en büyük sevdam günün kutlu olsun. Selam olsun emanet ettiğin vatan.
15 TEMMUZ'UN 'KINALI' ŞEHİDİ
Hain darbe girişiminin "kınalı" şehidiydi Resul Kaptancı... Damat tıraşını olup, çiçeğini alıp kız istemeye gideceği gün darbe girişimini duymuş, "Vatan yoksa biz de yokuz" deyip sokağa fırlamıştı. Türkiye onun sosyal medyadan yaptığı vatan savunması yayınlarıyla cesaret bulmuş, hainlerin ihanet üssüne çevirdiği Genelkurmay'daki katledilişine yanmış, damat olamadan şehit olmasıyla kavrulmuştu. Kaptancı, darbeciler tarafından işkence edilerek öldürülmüştü.
Nazire anne, oğluna yazdığı mektupta diğer şehitleri de unutmadı: "Hamzam, 6 ay düşmana dar ettiğin Suriye'de şimdi kardeşlerin çarpışıyor. Oradan yanına gelenler var, selamımı iletsinler inşallah. El Bab'da yaktığın meşaleyi Afrin'de taşıyorlar, selam olsun onların sevdalı kalbine..."