Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen Şehircilik Şurası'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşma yapacağı kürsüye elindeki cami maketi ile çıktığı görüldü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Şehircilik Şurası'nda konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugünkü şehirlerimiz maalesef insan fıtratını değil bireysel hırsları merkeze alan bir bakış açısıyla inşa ediliyor. İnsan fıtratıyla mütenasip olmayan her yer zamanla insanın zindanı haline dönüşüyor. Bu sebeple günümüz şehirleri insana huzur vermiyor." dedi.
"Kendileri 30-40 katlık rezidansta oturup kapı komşularının adını dahi bilmeyenlerin mahalle kültüründen bahsetmeleri kadar boş bir iş olabilir mi?" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Ömürlerinde bir kez olsun kışın ısınmak için soba yakmamış, her yağmurda çatısı akmamış olanların gecekondu hayatının erdeminden bahsetmeleri riyakarlıktan başka bir şey değildir. Hayatlarında bir tek ağaç dikmediği, bir tek ağaç sulamadığı halde dünyanın en çevreci insanı geçinenleri artık dikkate almıyorum ve almayacağız."
Mimarlar Odası yeni AKM'ye karşı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Şehircilik Şurası'nda yaptığı konuşmadan öne çıkan başlıklar şöyle oldu:
Şehircilik Şurası Genel Kurulu'nun şehirlerimiz için hayırlı olmasını diliyorum. 27 Ocak'ta yine bu salodan şura çalışmalarının açılışını yapmış, alınacak kararların geleceğimiz için de çok önemli olduğunun altını çizmiştim. Ortaya bugün ve yarın üzerinde nihai tartışmaların yapılacağı birbirinden kıymetli raporlar çıktı. Teklifleri, tespitleri ve tenkitleri ile çalışmalara katkı veren tüm hocalarımıza, sektör temsilcilerine, bürokratlarımıza teşekkür ediyorum. İnşallah emeklerinin boşa gitmeyeceğine, bu çalışmaların geleceğin şehirlerinin inşasında adeta bir pusula vazifesi göreceğine inanıyorum. Hayatın hızla aktığı, sınırların anlamının değiştiği böyle bir dönemde yaşıyoruz. Bu yeni dönem, ulaşımdan iletişime pek çok farklı alanda bize büyük imkanlar sunuyor. Daha önce aylar sürecek yolculukları birkaç saat içinde artık gerçekleştirebiliyoruz.
YABANCILAŞMAYI GETİRDİ
Modern dönemle birlikte gelişmeye başlayan makina, çelik teknolojisi tahayyül edilemeyecek bir güç veriyor. Diğer varlıklara ve canlılara saygı anlayışı, paylaşma kültürü yerini tahakküme bıraktı. Bu güç adeta bir güç zehirlenmesine dönüştü. Beraberinde de yabancılaşmayı getirdi. Böyle olunca da insan sadece kendine değil, ailesinden çevresine, içinde yaşadığı toplumdan dünyadaki diğer varlıklara kadar her şeye yabancılaştı. Tüm varlıklar yaradılışta sınırsız güç mücadelesinde kontrol altına alınması gereken rakiplerdir. İnsanın heveslerinin bu derece kutsandığı bir başka dönem bu derece vaki değildir.
ZİHİNSEL YOZLAŞMAYI EN ÇOK ŞEHİRCİLİKTE HİSSEDİYORUZ
Belediye başkanlığı yapmış bir kardeşiniz olarak da önümde bir tespit var. İstanbul'un şehirleşme tarihi ile alakalı, 4. yüzyıl ve 6. yüzyılda İtalyan mimarın İstanbul'a bakışını görüyorum. Kaçak yapılaşma ve gecekondu gibi noktasal bazı durumları görüyorsunuz. Süre geçtikçe, 94'te belediye başkanı olduğumda, göreve geldiğimde ne yazık ki, İstanbul'daki gecekondu sayısı 640 bindi. İstanbul'un nüfusu da o zaman 8 milyondu. Görevi bıraktığımda gecekondu sayısı 110 bine düşmüş, bunların içinde kaçak yapılaşma da ayrıca var. O günden bugüne ne yazık ki gerek gecekondulaşma ve gerek kaçak yapılaşma devam ediyor. Az önce şehrin mimaride ruhunu okumanın, gönülle ilişkili olduğunu okuduk. Savaşlar, terör olayları modern insanın köklü değişikliğinin tezahürüdür, zihinsel yozlaşmayı en çok şehircilikte hissediyoruz
İSTANBUL'DA SELVİYİ BULACAKSAN KARACAAHMET MEZARLIĞI'NDA BULURSUNUZ
"İnsan bir yere yerleşeceği zaman, önce mescidini yapar, yanına hamamını kondurur sonra da mezarını seçerdi. Böylece toprak imana gelirdi" diyor. Yeşillik arıyorsanız mezarlıkların olduğu yerde bulursunuz. İstanbul'da da selviyi bulacaksan Karacaahmet Mezarlığı'nda bulursunuz. Onun dışında bulamazsınız. Bizim kültürümüzde şehirler böyle kurulur. Yeşillik arıyorsanız mezarlıklarda bulursunuz, bunun dışında maalesef, bu tür sıkıntıları yaşıyoruz. Şehir kurmak için gönül bağı gerekir. İnsanın var oluş gayesini unutarak yer yüzünde mutlak hakimiyeti hedefleyen mevcut paradigma var. Bugünkü şehirlerimiz maalesef bireysel hırsları merkeze alan bir bakış açısıyla inşaa ediliyor. Bu sebeple günümüz şehirleri insana huzur vermiyor. Orada ruh yok, huzur yok, bu huzuru yeniden bulmak için biz yöneticiler başta olmak üzere belediyelere çok ciddi işler düşüyor. İnşallah hazırlanacak projelerde ve planlarda bunlar ihmal edilmezse inanıyorum ki şehirlerimiz çok daha farklı olacaktır.
"81 VİLAYETİMİZİN SORUNLARI NOKTASINDA TARİHİ ADIMLAR ATTIK"
Şehircilik konusunda büyük bir geleneğe sahibiz. Şairlere ilham olmuş şehirlerimiz var. Kadim şehirlerimiz yaşadığı aşırı göçe rağmen ayakta kalmayı sürdürüyor. 81 vilayetimizin sorunları noktasında tarihi nitelikte adımlar attık. Düzensiz göç ve çarpık kentleşme gibi sorunları önemli oranda ortadan kaldırdık. Trafik sorununu büyük ölçüde azalttık. Ancak böylesine köklü sorunların kısa sürede çözümü mümkün değil. Türkiye'nin pekçok yerinde olduğu gibi İstanbul ve Ankara'da şairin ifadesiyle üzerine usul usul karbonmonoksit yağan şehirler durumundaydı. Hamdolsun şehirleşme hızındaki büyük artışa rağmen bütün sıkıntıları büyük ölçüde çözdük. Daha da iyi olacak, kontrollü bir şekilde sürdürüyoruz.
"BÖYLE YAPA YAPA 10 YILIMIZI YEDİNİZ"
TOKİ bir şeyi başarıyor. Gecekondulaşmayı ortadan kaldırarak kentsel dönüşümü gerçekleştiriyor. Kapı komşusunun adını bile bilmeyenlerin mahalle kültüründen bahsetmek kadar boş bir iş olabilir mi? Hayatlarında bir tek ağaç dikmediği halde dünyanın en çevreci insanı olarak geçinenleri artık dikkate almıyorum, almıyoruz. TOKİ özellikle de mahalle projesi teklifini yapanları ben hak veriyorum, teklif doğrudur, TOKİ'nin de Emlak Gayrimenkul'ün de bu istikamette çalışmalar gerçekleştirdiğini biliyorum. Türkiye'nin nasıl büyük bir ülke olarak göremeyenlerin ufuksuzluğundan bıktık. Yol yaparsınız karşınızda hep bu çeteyi bulursunuz. AKM'yi yenilersiniz, Mühendisler Odası yine şikayet eder. Nereye müracat ederseniz edin 2019 İstanbul Yeni Opera binasının bittiği yıl olacaktır. İstediğiniz kadar yatın ne yaparsanız. Böyle yapa yapa 10 yılımızı yediniz. Artık size tahammülümüz yok. Bedeli neyse yaparız. Sırça köşklerinden ahkam kesenlerin derdi belli muhitlerin sadece kendilerine ait olmayacağı içindir. Lafa gelince halkçılığı kimseye bırakmayanlar, milletle aynı yollarda yürümeyi, aynı mekanlarda oturmayı, aynı meydanları paylaşmayı içlerine sindiremiyorlar.
"BİZ MİLLETİMİZE HİZMETLE MÜKELLEFİZ"
Farklı ülkelerden devlet başkanları Külliye'ye geldiğinde göğsümüzü gere gere karşılıyoruz. Kusura bakmasınlar biz milletimize hizmetle mükellefiz. Sözümüz var ülkemizi muassır medeniyetler seviyesine çıkaracağız. Bize takoz olmaya çalışanları kendi sığ dünyalarında bırakır yolumuza bakarız.