17/25 Aralık'tan sonra Türkiye medyasında birçok önemli isim Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadeleye girişti. Bu mücalede eden isimlerin arasında gazeteci Cem Küçük'ün önemli bir yeri var. FETÖ'nün en güçlü olduğu dönemde örgüte karşı sert muhalefetin fitilini ateşleyen Cem Küçük'e sayısız dava açıldı. FETÖ'ye ilişkin yaptığı çalışmaları, elde ettiği bilgileri ve analizlerini bir kitapta biraraya getiren Cem Küçük'e son kitabı Cehennem Köpekleri'ni sorduk.
SAVAŞIRKEN HİÇ LAFI EĞİP BÜKMEM
-Kitap hayırlı olsun demeden önce FETÖ ile mücadelenizi sormak istiyorum. Bu örgüt ile sert muhalefet etmeye ne zaman karar verdiniz?
17-25 Aralık darbe sürecinden önce başlıyor benim FETÖ ile mücadelem. Ben Haziran 2012'de köşe yazarı oldum ve köşe yazarı olduğum andan itibaren de temel misyonum Türkiye için büyük tehdit olan FETÖ ile mücadele etmekti diyebilirim. Ben medyaya girdiğimde Kemalist askeri vesayet artık bitmişti ama o kötü düzenin yerine Gülenist vesayet rejimi inşa edilmek isteniyordu. Fetullahçı çete Recep Tayyip Erdoğan hükümetine kumpaslar kurmaya başlamıştı. Hiç lafı eğip bükmeden bunlarla savaşmaya başladım.
-Sizin ilk mücadele etmeye başladığınızda FETÖ'ye karşı toplumsal bilinç oluşmamıştı. Zorlandığınız dönemler oldu mu?
Ben İslami yayın camiası içinde yetişmiş muhafazakar bir yazarım. Dolayısıyla bu perspektiften FETÖ ile savaşmak çok önemliydi. En başta bizim muhafazakar camiadan bana karşı çıkan çok oldu ama sonra zaman içinde yazdıklarımın tescil edildiğini gördükçe kabullendiler. İşte bu kitap en kritik son 4.5 yılın hikayesidir. FETÖ denen çetenin 15 Temmuz ihanetine kadar nasıl geldiğinin adım adım hikayesidir...
SÖYLEDİKLERİME KIZIYORLAR AMA SONRA GERÇEK ÇIKIYOR
-Her söylediği çıkıyor deniyor. Bu konuda eleştirildiğiniz de oluyor. Bu eleştirilere ne diyeceksiniz?
Evet artık o süreçte FETÖ alenen darbe yapmaya girişti ve artık sıcak savaş vardı. Bir de artık o dönem nerdeyse her gün ekranlardaydım. Gürsel Tekin Nisan 2014'te Habertürk'te "17-25 Aralık olayı darbedir algısını Erdoğan'a bağlı 5 gazeteci her gün bağıra bağıra oluşturdu. Bu 5 gazeteci algıyı dönüştürdü" demişti. Gerçekten o dönem en önemli olay algı savaşıydı. Yüzde 50'lik AK Parti kesimine FETÖ'nün nasıl darbeci bir örgüt olduğunu anlatmak gerekiyordu. Aslında ben 17 Aralık'tan çok önce Emniyet-Yargı cuntası kavramıyla bu çeteyi kalbinden vurmuştum. Bu cuntanın tutuklanacağını her gün yazıyordum. Üstlerine üstlerine gidiyordum. Özellikle Ali Fuat Yılmazer deliriyordu. Ama söylediklerim çıktı ve bu cunta tutuklandı...
HEPSİ ERDOĞAN DÜŞMANLIĞINDAN FETÖ'NÜN YANINDA SAF TUTTU!
-En büyük tepkiyi Doğan medyasından alıyorsunuz. Ahmet Hakan neredeyse haftada birkaç gün sizden bahsediyor.
Aydın Doğan ve medya yazılarını ayrı bir kitap yapacağım. Benim o dönem temel meselem FETÖ ile mücadele etmekti. Fakat 17-25 Aralık darbe sürecinde bir baktım Aydın Doğan medyası tamamen FETÖ'nün yanında saf tutuyor. Ondan sonra Doğan'a yüklenmeye başladım. FETÖ'ye karşı bu ülkenin ve bu devletin yanında durmak zorundalardı ama resmen ihanet ediyorlardı. Radikal gazetesi FETÖ'cü Eyüp Can'a devredildi. Enis Berberoğlu FETÖ'nün o süreçte işbirlikçisiydi. Gülen'in tapelerinin hiçbirini yayınlamadı Hürriyet gazetesi ama yasadışı Erdoğan tapelerini yayınladı. Ahmet Hakan o dönem tam bir FETÖ tetikçisiydi. Cüneyt Özdemir de aynı şekilde. Bunlar "Tayyip Erdoğan'ı yok etse yok etse Fetullah yok eder" diye düşünerek FETÖ'nün yanında saf tuttular ve şimdi bu işledikleri suçun hesabını vermeyeceklerini sanıyorlar.Olmaz öyle şey...
FETÖ TETİKÇİLERİ BİZDEN HESAP SORUYOR!
-Şimdi 28 Şubat'ın medya ayağına basılacak diyorsunuz? Geçtiğimiz günlerde Enver Aysever sizin bir yazınıza gönderme yaptı. 28 Şubat dosyası yeniden açılacak mı?
Ben işimi iyi yaparım... Enver Aysever'i Ahmet Hakan ve Cüneyt Özdemir bitirdi. Ben o zaman yazdım ve uyardım Aysever'i ama burnu havalardaydı dinlemedi. Şimdi bakın Ahmet Hakan'ın 2013-16 arası yaptığı ihanetlerin yüzde 1'ini yapan normal vatandaşların hepsi yargılanıyor. Bunların bir ayrıcalığı mı var? Elbette yargılanacaklar. Aleni FETÖ tetikçiliği yaptılar. Bir de utanmadan AK Parti'den hesap soruyorlar. Yahu zamanında AK Parti ve muhafazakar medya içinde sus pus kalanları en ağır eleştiren benim zaten, o korkaklar tasfiye de oldu. Ama size hiçbir şey olmadı.
HEPSİ SAVCI SORUŞTURMALARINDA ÇIKACAK!
-Neden sadece Ahmet Hakan ile uğraşıyorsunuz?
Tek Ahmet Hakan da değil ki, şimdilerde FETÖ ile mücadelenin şampiyonluğunu yapan İsmail Saymaz da 17-25 Aralık darbe sürecinde FETÖ'cü Eyüp Can'ın emrindeydi. Bunu bilmeyen mi var? İsmail Saymaz 2014'ün Ocak ayında hain Zekeriye Öz aleyhine attığı twitleri sildi. Önce yazdı sonra artık Eyüp Can mı emretti bilmem sildi. Savcılarımızın soruşturmasında anlaşılacak. Çünkü artık 2014'ten itibaren Zekeriya Öz'lerle İsmail Saymaz'lar, Ahmet Hakan'lar suç ortağıydı. Hepsi de ortak şekilde Recep Tayyip Erdoğan'ı hapse atmak ya da yok etmek istiyordu. MİT tırları kumpasında ve 27 Mart vatana ihanetinde de tamamen FETÖ'nün yanında saf tuttular. Bak her şey affedilir ama düşman bir ülkenin ajanı gibi olmaktır bu iki olayı desteklemek...
MİT TIRLARI İHANETİNİ HİÇ UNUTTURMAMAK LAZIM!
-MİT tırları ihanetinin hiç unutulmaması gerektiğini düşünüyorsun. Neden bu kadar önemli bu konu?
Türk tarihinde görülmemiş ihanet bunlar...MİT mensupları FETÖ'cü alçaklar tarafından tekme tokat dövülüyor. Hukuka aykırı şekilde MİT tırları durduruluyor. Zorla içi açılıyor. Bunu yapanı ve destekleyeni ABD'de çöle gömerler. Ben o zaman da yazdım bu ihaneti Türk devlet hafızası unutmaz ve destekleyen herkese bedelini ödetir diye. Devlet olmak budur. 27 Mart'ta devletin harem-i ismetine girilmiş ve sen bunu makul bulacaksın. Bunun bedelini ödeyecekler...
SIRA 28 ŞUBAT'IN MEDYA AYAĞINA GELDİ
28 Şubat'ın medya ayağı yargılaması mümkün olacak mı..
Evet kesinlikle olacak...28 Şubat davasının savcıları da bu Fetullahçı çete savcılarıydı fakat 28 Şubat medyasını yargılamadılar. Çünkü 17-25 Aralık darbesini beraber kotardılar. 17-25 Aralık darbe sürecinde 28 Şubat'ın medya aktörlerinin tam desteği vardır. 28 Şubat davasında FETÖ bu darbecilerin suçlarını örttü. Buna karşılık 28 Şubat medyası da 17-25 Aralık'ta FETÖ ile müttefik oldu. Bu çok açık bir suçtur. 28 Şubat açık bir medya darbesiydi ve 28 Şubat'ta medyadan yargılanan bir kişi bile yok. Bunu Türk milleti kabul etmediği gibi kahraman savcılarımız da kabul etmiyor ve şu an soruşturma devam ediyor. 28 Şubat darbesinin içinde olmuş Ertuğrul Özkök'ü, Fatih Çekirge'si, Sedat Ergin'i, Mehmet Tezkan'ı, Enis Berberoğlu'su, Uğur Dündar'ı, Mehmet Yılmaz'ı ve daha niceleri hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor. Bunlar darbecilerin talimatıyla suç işlediler. Hukuk ve adalet FETÖ'nün bu davayı örtbas etmesini kabul etmiyor...
Sabah.com.tr
Röportaj: Abdülaziz Karakuş