Nasıldı peki? Amacına ulaştı mı bu gezi?
Olağanüstüydü... Gerek Emine Erdoğan'ı, gerekse Bakan Bağış'ı çok takdir ettim. Hep yaklaşmak isteyen insanlardan olmak istemedim. Uzak kaldım. Ama davet gelince hiç düşünmedim. Ayrıca bu davet dolayısıyla bu tür toplumsal faaliyetlerin içinde olmayışımın açığını kapatmak istedim. Eğer olmasaydım bu projenin içinde üzülürdüm. Ve nitekim yıllar evvel kaçarak terk ettiğim Avrupa topraklarına böyle bir proje ile giriş çok heyecanlandırdı beni.
Bu desteğin dolayısıyla iktidara muhalif kesimlerden eleştiri almaktan çekinmiyor musun?
Ben artık hiçbir şey dinlemiyorum. Kendi doğrularımı, iç sesimi dinliyorum. Neye inanıyorsam onu uyguluyorum. Bu organizasyonu eleştirmek de ayrıca çok gaddarca. Çünkü bu gezi dolayısıyla her kesimden yüzlerce kadın bir araya geldi ve tek bir ses, tek bir yumruk halinde Avrupa'da boy gösterdi. Gezinin bir başka artısı da var. Kadınların birbirine olan önyargısı kırıldı bu vesile ile. Bir gerçek. Bunu söylemek zorundayım ki bu uçaktaki birçok kadının başörtüsünden dolayı önyargısı vardı Emine Erdoğan'a. O kırıldı. Hatta yok oldu!
Senin de var mıydı bu korkuların?
Korku demeyelim ama kaygılarım vardı en başta. Tereddüdüm vardı yani. Ama sadece başörtüsünden değildi bu tereddütlerim. Çünkü simge ve imge olan insanların ismi, markası kullanılmaya çok açık. İstersen kötü kullanırsın. İstersen iyi. Dolayısıyla ben de kamuoyunun bildiği bir isim olarak bir yanlışa imza atmak istemedim. Başörtü benim için hiçbir zaman mesele olmamıştır.
Bu da ilginç!
Yoo ilginç değil. Çok arkadaşım, tanıdığım vardır başörtülü. Biz hepimiz kardeşiz. Bana göre isteyen mini etek giyer, isteyen başörtüsü takar. Bacağını açan garip olmuyor da başını mı örten garip oluyor bu ülkede? Bir de şu var. O kadar doğru ki yapmak istedikleri. İdealleri bu insanların. Bu kadar şatafatın, görkemin içinde Emine Erdoğan'ın tevazusu, hayata bakışları o kadar bizden ki! Mesela bir de şunu fark ettim. Egemen Bağış, bu gezi boyunca bir Bakan edasıyla değil, sadece bir yol arkadaşı edasıyla davrandı hep. Eşi de öyle. Çok alışık olduğumuz bir siyasi model değil bu. Tam bir Avrupalı gibi. Karı-koca belli ki sırf bunu bir görev olduğu için yapmıyorlar. Gerçekten Türkiye'nin AB'ye girmesi gerektiğine inanıyorlar ve öyle çalışıyorlar. Çok takdir ettim. Ve umuyorum bu tür organizasyonların devamı getirilir. Bu iş burada kalmamalı kesinlikle. Türkiye'nin kadınları her zaman tek bir yürek olup, Avrupa'ya kendini anlatmalı.