Öncelikle 'Görmezden gelinmenin dayanılmaz depresyonuna hoşgeldin' demek isterim. Zor tabii... Gel de atlat yani... Bu da bir dram, bu da bir acı.
Türlü türlü filtreyle süslenmiş Instagram fotoğrafları, bitmek bilmeyen hikayeler, spor salonlarından fit vücutla verilen pozlar, diyar diyar dolaşıp paylaşımlar yapmalar, saatlerce kombin peşinde koşmalar boşuna mı zannediyorsunuz?
Hepsi beğenilmek, hepsi 'Ben de buradayım'a alkış toplamak ve varlığımızı cilalamak için. Çabamız belli yani; fark edilmek, istenmek ve alkışlanmak.
Ee şimdi sen aldın özgüvenini arkana, çektin o adama/kadına mesajı...
Mesaj oldu mavi tık, yani görüldü/ okundu... Dakikalar dakikaları kovaladı ama cevap alamadın. Okudu ama...
Üstelik zırt pırt çevrimiçi de...
EGO YERLE BIR!
Al sana dijital çağ ile gelen nur topu gibi bir depresyon: Görmezden gelinme depresyonu.
Egonun yerle bir oluşunun, 'Ama nasıl olur!'ların, 'Bana da mı?' çöküntüsünün, 'Ama neden?' açmazının resmi. Bu devirde insanoğlunu görmezden gelinmek kadar yerle yeksan eden ne olabilir ki?
Cevapsız bırakılmak sizin de başınıza geldi diyelim. Ne yapacaksınız?
Bunu nasıl atlatacaksınız?
İşte birkaç tavsiye:
Gizli takipler, sosyal medyada aktif mi, değil mi diye bakmalar yasak.
Anında 'boşver'ciliğe transfer olun.
Kurulmayın, sarmayın.
Size saygı duymayanla, sizinle konuşmak istemeyenle işinizin olmayacağını beyninize kazıyın.
Ne yalan söyleyeyim, buz gibi bir su ve duş da iyi gelir.
Yok yok, iyisi mi konuşmayı silin, sanki hiç olmamış gibi yapın ve dört nala inkara gidin.
Arkadaşlarınıza bu konudan asla bahsetmeyin, dalga malzemesi olmayın.
Hatta sizi cevapsız bırakan kişinin telefon numarasını rehberinizden silin ki, içip içip sarmayın, daha da beter durumda kalmayın.
'Amaaaan uzun vadede kendisi kaybeder' havasına girin.
Yapabilirseniz en temizi; daimi olarak mesaj atan değil, cevap veren konumuna konuşlanın.