Yazıya girer girmez Sıla'ya övgüler dizeyim de, başlık yanlış yere çekilmesin.
Sıla, gözümüzü üzerinden ayıramadığımız bir sanatçı. En damarından şarkılara imza atıyor, efelene efelene söylüyor ve nefis bir sesi var. Güçlü, sağlam ve eğlenceli bir karakter.
Ama Sıla'nın saçlarıyla derdi var çünkü Sıla da bir kadın. Hayatındaki yolunda gitmeyen şeyleri saçlarıyla değiştirmeye çalışabilir. Ya da saçı değişince havası değiştiğinden, sık sık aynaya bakıp farklı bir kadın görmek isteyebilir.
Bir-iki ay önce Sıla'nın eski sevgilisi Ahmet Kural'la ilişkisi ve ayrılığı boyunca yaşadığı saç değişimini fotoğraflar eşliğinde yazmış, "Ayrılığın gelişi saçlarından belliydi" demiştim. Ki bu yüzde 100 doğru bir tespitti ve hâlâ arkasındayım. Bir de ayrılığı takiben saç değişimi var ki, Sıla hâlâ değişmelere doymadı. En son kısacık kızıl saçlarını sapsarı yapmış!
Eh olayımız bu; yeni bir hayat isteyen kadın, ilk iş olarak kuaförüne gider, değil mi?
Sonra bir baktım ki, ne göreyim; göz göre göre Sıla'ya döndüm.
İki hafta içinde başıma/saçıma şunlar geldi:
Saçlarımı küt kestirmek Bakır katarak rengini değiştirmek Saçlarımı koyu kestane yapıp esas rengime dönmek...
Şimdilik yazımı hatırlayıp burada duruyorum.
Ama 'Şu saçımı kulak hizası kestirsem mi?' diye de içimden geçmiyor değil.
Hadi hayırlısı...
Yapacak bi' şey yok; her kadın 'Ben farklıyım' dese de bazı şeyler asla değişmez.