Yemek yemeyi seven, iştahı bol kişinin kilo derdi bitmez. Sağ olsunlar, çevresindekilerin de yemek yedirme bahaneleri bitmez. Obur kişi de bu bahaneleri hemen kabul eder. 'Neye inanırsan o'sun' ana fikriyle yola çıkar ve yiyeceği tatlının, hamurun, tereyağının diyet, hafif ve kalorisi düşük olduğuna inanır. Bana sorarsanız, bu durum pek tatlıdır. Neşemiz, sağlığımız yerindeyken yiyelim tabii ya.
İşte aklıma gelen en yaygın besin bahaneleri:
Aaa bu köy ekmeği şekerim: Yani ekmeğin başına 'köy' gelince, bünyede ekmek etkisi yaratmıyormuş gibi. Tabiiiiiii!
Yahu ye bi' şey olmaz, İtalyan dondurması, nefis: Sanırsınız İtalyan dondurması sıfır kalori... Yahu içerik aynı; süt, şeker falan filan.
Ev baklavası bu, süper hafif, ye ye: Yani baklava evde yapılınca şeker barındırmıyormuş gibi... O fıstıkların, şerbetin hiç zararı yokmuş gibi... Ver ileri.
Abla tereyağımız, kaymağımız bizim mandıradan, mutlaka al: Sen de o gazla alıp, sürüp sürüp yersin, yumurtaya pilava koyarsın değil mi? Ahhh ya!
Protein bu, bi' şey yapmaz: Canan Karatay'ı anladık ya, yanlış anladık. Protein oldu mu kilo yapmadığını ve sağlığımıza iyi geldiğini zannediyoruz. Yahu protein ye dedilerse, yarım kilo et ye demediler ki. 'Protein bi' şey yapmaz' nedir?
Organik: Neyin başına 'organik' koysanız, kutsal besin muamelesi görüyor. Organik kek, organik makarna, organik ekmek, organik bilmem ne... En büyük bahanemiz 'organik'.