'İyilik yap denize at' demişler... Demişler de, gelin görün ki bizde yaşanan daha çok şöyle: İyilik yap, kafasına kak! Birine yardım edersin ve bir ömür ondan sana kıyaklar yapmasını istersin. Borç verirsin, her gün arar geri istersin. Fedakarlık yaparsın, ilk fırsatta 'Senin için ne fedakarlıklar yaptım' serzenişinde bulunursun. Bunun 'Ben seni sevdim, sen beni o kadar sevmedin, Allah belanı versin' versiyonu bile mevcut. Geçen haftanın olayıydı Kuyu... Hani 61 metrelik kuyuda 11 gün kalan ve kurtarılan minik köpek Kuyu... Milyonlara umut veren, yüzümüzü güldüren, insanlığımızı hatırlatan Kuyu. Peki biz ne yaptık Kuyu'ya? Onu kurtardık, kendimizi kurtarırmışçasına. Ya sonra? Sonrası 'Ben kurtardım, sen kurtardın' kavgası, selfie yarışları, video savaşları...
Ona özgürlüğünü verdiğimizi zannederken, Kuyu'yu oraya buraya çekiştirerek özgürlük hakkını gerçekten vermediğimizin farkında bile değildik. Elden ele, kucaktan kucağa atarken, haberlere malzeme ederken onun gözlerindeki korku, endişe ve hüznü düşündük mü? Bence düşünmedik. Bir de buradan bakalım şu iyilik, yardım, fedakarlık meselesine.