Hadi bakalım, nurtopu gibi bir trendimiz daha oldu; hazırsanız şimdi donup kalıyoruz! Olayımız; Amerika'da liseli gençlerin başlattığı mannequin challenge... Bu akım, dalga dalga ülkemize de geldi sevgili trendsiz kalamayan okurlar. Mannequin; manken demek. Yani olayımız, vitrin mankeni misali donup kalmak. Sen bir iş ya da eylem yaparken donuyorsun, arkadaşın da seni videoya çekiyor. Ne kadar kalabalık gruplarla yapılırsa, o kadar eğlenceli oluyor. İş öyle aldı yürüdü ki; futbol kulüpleri, top modeller, TV programı ekipleri, ünlüler, ünsüzler; topa girmeyen kalmadı! Hillary Clinton bile seçim ayağına, özel uçağında tüm ekibiyle donduruvermişti kendini, siz düşünün yani.
Gol attıktan sonra sevincini donup kalarak yaşayan futbolcu, (sen gole giderken mannequin yap da görelim usta), donan taraftarlar, stüdyoda donan sunucu, yerleri silerken donan ev kadını, metroda donanlar, sporda donanlar... Donan donana yani... Son olarak, sosyal medya fenomenine dönen kasap Nusret Gökçe ve ekibi, Nusr-et'te mannequin challenge'a girmiş. Izgarada donan adam, tabak elinde donmuş garson, şarap koyarken donan barmen ve tabii ki ete doğru donmuş Nusret. Yüce Allah'ım, sen bize boş vakit verme. Neyse...

CLINTON DA DONDU
Peki neden mannequin challenge? Bu bir zamana dur deme eylemi. 'Biraz yavaşlayalım, hoop acelen ne?' aktivitesi. Kafaya bir kova buzlu su boşaltmaktan iyidir ama bu iş bizim memlekete gelmez. İşi acele bir teyzenin önünde durup mannequin yap bakalım, nasıl yiyorsun fırçayı... Ya da trafikte mannequin kafasına gir de gör gününü, nasıl dayak yiyorsun! Neyse, yeni olayımız bu. Aniden donup kalan kişilere şaşırmayın. Aaa acaba bizimki, mannequin yapıyor da ondan mı kayboldu? Bak hiç böyle düşünmemiştim.