Yılbaşında aldığım en güzel hediyeydi. Denizler Kitabevi'nden geldi. 'Ara Güler-Eski İstanbul Anıları...' Benim gibi sırf eski İstanbul'u hatırlamak için geç saatlerde kuytu kanallardaki siyah-beyaz Yeşilçam filmlerini izleyenler için bir mücevher... Her kare fotoğraf, başlı başına bir eski İstanbul romanı. Hikayelerini siz yazıyorsunuz, karakterlerin ismini siz koyuyorsunuz ve okuya okuya bitiremiyorsunuz. son söz Ara Güler Usta'nın fotoğraf sanatına kattıklarını uzun uzun anlatacak değilim. Ama onun kitaba önsöz yerine yazdığı 'Son Söz'ün bir kısmını buraya nakledeceğim.
"Çağ değişti, yaşam değişti...
Değişecekti, değişmeliydi de ve öyle oldu. Elbette ki benim kuşağım ve benden önceki kuşaklar bir daha erguvanlarla sarılı bir bahçe kapısının önünden geçemeyecekler, yağmur yağınca kayganlaşan.
Arnavut kaldırımlı bir Boğaziçi sokağından inemeyecekler, eski İstanbul sokaklarında sık sık rastlanan bir tekir kedi, kuşkulu parlak gözleriyle duvarın üstünden sizi izlemeyecek, 'Miyav!' diyerek önünüzden kaçıp gitmeyecektir artık.
Bu sokaklarda artık renk renk, cins cins park etmiş otomobiller, banka ilanları, park levhaları, trafik işaretleri, duvarlara yapıştırılmış ilanlar, yüzyılımızın sevimsiz boyalarıyla kapatılmış olumsuz bir dünya var.
Çağ değişti, yaşam değişti...
Değişecektir, değişmeliydi de ve öyle oldu. Artık ne zaman İstanbul'da fotoğraf çekmeye çıksam, böyle sokaklardan geçiyorum. Oysa benim için fotoğraf çekmek, içimde hissettiğim dünyayı çekmektir.
Belki de yeniden fotoğraf çekebilmek için estetiksizliğin estetiğini keşfetmem gerekli.
Onun da adı İstanbul olmaz, başka bir şey olur. Bugünkü yeni kuşak, eskiyi hiç bilmediği ve tahmin de edemediği için İstanbul'u budur, böyledir, böyleydi sanıyor.
Eski bir fotoğrafa bakınca da şaşıp kalıyor." Usta öyle haklı ki.. Zaten albümün son sayfasına geldiğimde yazımın başlığı da kafamda canlanmıştı:
'O eski İstanbul'u 'Ara' ki bulasın!..' Hatırlarsanız, birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarını çekti diye Ara Güler'in ne yalakalığını bırakmışlardı, ne saray soytarılığını...
O kendini bilmezlere bu albümü bir şekilde edinmelerini tavsiye ediyorum. Eminim, her sayfasında yeniden utanacaklardır, onun muazzam sanatını hakir gördükleri için. Tabii hâlâ utanmaları kaldıysa...