Hayatımda bu kadar kötü organize edilmiş, kimsenin ne yaptığını bilmediği, ödüllerin de kategorilerin de saçma sapan belirlendiği, bu kadar fiyasko bir ödül töreni daha izlemedim, bir daha izleyeceğimi de sanmıyorum.
Vallahi Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni'nin ardından altın fiyatlarının düşmesi bile olası...
Uzun uzun yazmak istemiyorum.
Zaten bugünden itibaren bu konuda her gazetede, her köşede pek çok yorum okuyacaksınız.
Ağzından çıkan her cümlede tekleyen Pelin Akil'in ilk sunuculuk denemesinin büyük hüsranla noktalanmasına mı yanayım, Okan Bayülgen'in şaşkın tavuk gibi ortalarda dolanmasına mı? Konuşturulmayan 'Diriliş: Ertuğrul' dizisinin yapımcı ve senaristine mi üzüleyim, kuliste ödülünü iade etmesine mi, yoksa Okan'ın özür niyetine yaptığı ve 'Bu diziyi hiç izlemedim' diye başlayan sözde telafi konuşmasına mı?
Beni asıl kaygılandıran ise 'güvenlik' konusundaki boş vermişlik oldu. Törenin orta yerinde adamın biri, mikrofon kuşanmış bir halde sahneye çıkıp, 'Türkiye'nin en güzel kadını Banu Alkan nerede? Burada hiç güzel kadın yok' filan diye saçma sapan bir konuşma yaptı. Peki o adam ya Banu Alkan fanatiği olmayıp da bir terör örgütünün sözcüsü olsaydı?
Ya da elindeki mikrofon değil de el bombası olsaydı?
Bu geceden selametle evine dönebilen herkes kendini şanslı saymalı.
Bir de nasıl kilo verip güzelleştiğini göstermek için sahneye bikini/ mayo ile çıkan ünlülerimiz var ki, onlara ayrı bir paragraf açmak şart oldu. Seneye Altın Kelebek'te 'En hızlı kilo veren teşhirci' kategorisi açılsa da emekleri boşa gitmese bari!
Bir de, televizyonla ilgili 14 ödülün yedisinin Doğan Grubu'na gitmesi de ilginçti.
Meğer reyting ölçümlerinin, kamuoyu araştırmalarının, sosyal medya istatistiklerinin alayı yalan söylermiş; geçen yılın en başarılısı, Kanal D imiş!