Kadınların güzel görünme kaygılarını tetiklemek, reklamcıların başlıca ekmek kapısı haline geldi. Hatta 'tetiklemek' ne kelime; cümlesini bunalıma sokmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Yeni bir şampuan reklamı, kadınları iyice strese sokan bir soruyla başlıyor:
'Saçlarınız döküldüğü için at kuyruğunuz ince mi görünüyor?' Haydi buyurun size kadınlar için yeni bir memleket meselesi!
Bu reklamın ardından, saçların toplayıp aynanın karşısında göz ucuyla profiline bakmayan kadın kalmış mıdır acaba? Bakalım reklamcı dostlar daha kadınların başına ne çoraplar örecek...
Hazır söz reklamlardan açılmışken, vitamin reklamında aklıma takılan cümleden de bahsedeyim.
Dış ses diyor ki; 'Türkiye'nin yüzde 77'si sabahları alarmını en az bir kez erteliyor!' İyi hoş da bu istatistiğe nasıl ulaştınız kardeşim?
Türkiye'nin yüzde 77'si ile her sabah aynı yatakta mı uyanıyorsunuz?
Malum, bizim ülkemizin istatistiklerine pek güven olmuyor. Her seçim sonrası bunu daha iyi anlıyoruz. Diyeceğim o ki; eğer 100 kişi ile sokakta anket yaptıysanız, taca çıkarsınız.
Yoksa cep telefonlarını mı takibe aldınız?
Hah, bak işte ona inanırım!
Gelelim 'gıcık olduğum' reklama... İki kız, ellerindeki patates cipsini, otobüste sağa sola sallarken, karşılarında oturan iki genç de hipnotize olmuş gibi cipsi takip etmek için kafalarını bir sağa bir sola çeviriyor. Kızlar, cipsi hızla hareket ettirince de bizim alık delikanlılar kafalarını cama çarpıyor, kızlar da kahkahayı basıyor.
Eğer aynı şeyi, delikanlılar, kızlara yapsaydı, feministler çoktan yaygarayı basmaz mıydı?
Biz erkekler, kadınlara mal ve hizmet pazarlamak isteyen reklamcıların elinde maymuna döndük vallahi!