Yazıyor ya hani her gece ekranda: 'Son Dakika' diye...
Biliyorum ki, o 'son'un içinde yine son bulan hayatlar var.
Biliyorum ki 'dakika' dediği aslında koca koca ömürler... Ben artık kırmızı şerit üzerine koca beyaz harflerle yazılan 'Son Dakika'lardan nefret ediyorum.
Hiçbir dakikanın sonu gelsin istemiyorum.
Bende artık ip koptu. Üzerinde 'Son Dakika' yazılı tespih taneleri zihnimde yere saçıldı. Artık 'Ya sabır' bile çekemiyorum.
Günde 15 saat pür dikkat ekrana bakmak zorunda olan ben, karşıma bir 'Son Dakika' yazısı çıkacak diye ölesiye korkar oldum. 'Tükenmişlik sendromu' dedikleri buysa, itiraf ediyorum, ben çoktan tükendim...
Gözlerimi kapasam, kulaklarıma doluyor insansızlık, insafsızlık, imansızlık... Şu cümleleri duymamak için kulak kepçemi kızgın demirle dağlamak istiyorum:
"Bültenimizi yine bir son dakika gelişmesiyle açıyoruz..."
"Teröristlerin yola tuzakladıkları el yapımı bomba, zırhlı aracın geçişi sırasında..."
"Şehidin ateş düşen ocağından ağıtlar yükselirken..."
"Ortalık kan gölüne döndü..."
"Olay yerinde adeta can pazarı kuruldu..."
"Şehidin geride bıraktığı minik evladı, hiçbir şeyden habersiz etrafa gülücükler saçarken..."
"Teröristlerin açtığı ilk ateş esnasında..."
"Kaçan teröristleri yakalamak üzere bölgede operasyon başlatıldı..."
"Terör bir kez daha acımasız yüzünü gösterdi..." Terörü, acıyı, ölümü "klişe" yapıp yüreklerimize çivileyen herkese lanet olsun!..